Yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcı ile aynı şekilde yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden davalının tapu payı oranında sorumlu tutulması gerektiği-
Dava konusu taşınmazlardaki ortaklığın giderilmesi amacıyla açılan davada, Sulh Hukuk Mahkemesinin ilamı ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, dolayısıyla davacının başlangıçta var olan güncel hukuki yararının da ortadan kalktığı anlaşıldığından, mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
3.kişinin, İİK’nun 96. maddesine dayalı olarak açtığı istihkak davasında; gayrimenkulün Antalya 1. İcra Müdürlüğü'nün 2009/.... sayılı dosyasından gönderilen talimat uyarınca alacaklı H. Bankası A.Ş tarafından alacağa mahsuben satın alındığı; daha sonra üzerinde bulunan menkuller ile birlikte davacı 3. kişi şirkete 27/01/2011 tarihinde satıldığı; bu anlamda taşınmazın tapu kayıtları getirtilip, ziraat mühendisi ve inşaat bilirkişisi katılımı ile mahcuzlara ilişkin mahallinde keşif yapılarak, mahcuzların Türk Medeni Kanunu'nun 684 ve 686. maddeleri kapsamında taşınmazın bütünleyici parça veya eklentisi olup olmadığı hususunda denetime elverişli bilirkişi raporu alındıktan sonra değerlendirilmesi gerektiği-
Bütünleyici parçanın (mütemmim cüz), yerel adetlere göre asıl şeyin (taşınmazın) temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmadığı için taşınmazdan ayrı (bağımsız olarak) haczedilemeyeceği, eklentinin ise kural olarak taşınmazdan ayrı olarak haczinin mümkün olduğu, zira, eklentinin taşınmaz yok edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapısı değiştirilmeden ondan ayrılmasının mümkün olduğu-
Hüküm kurmaya elverişli araştırma ve inceleme yapmadan taşınmazlar üzerindeki muhdesatlar yönünden davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Açıkça yemin teklifine dayanan davacıya yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması gerektiği-
Muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespitinin istenemeyeceği- Çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığının kabul edilmesi, muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerektiği- Dava konusu ağaçlar, bodrumlu kargir ev, avlu, taş duvar ve sundurmalı tandırın davacı tarafından meydana getirildiği ve dikildiğinin sabit olduğundan, mahkemece muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın aidiyetine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Üçüncü kişinin, İİK’nun 96. maddesine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkin davada, taşınmazın tapu kayıtları getirtilip, makine mühendisi ve inşaat bilirkişisi katılımı ile mahcuzlara ilişkin mahallinde keşif yapılarak, mahcuzların TMK. 684 ve 686 kapsamında bütünleyici parça veya eklenti olup olmadığı hususunda denetime elverişli bilirkişi raporu düzenlenmesi, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Çaplı taşınmaza inşaat yapılması durumunda kural olarak iyiniyet iddiasında bulunulamayıp, temliken tescil isteyen davacının iyiniyet iddiası başkaca delillerle de kanıtlanamadığından, sübjektif iyiniyet iddiası kanıtlanamadığından temliken tescil talebinin reddedilmesi gerekip, iyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına da gerek bulunmadığından temliken tescil talebi reddedildiğine göre elatmanın önlenmesi ve kal, ecrimisil talebinin de kabulü gerektiği-
Usulüne uygun şekilde harcı yatırılarak açılmış bir dava bulunmadığından, taleple bağlılık kuralı (HMK. mad. 26) gereği usule uygun davası bulunmayanlarla ilgili hüküm kurulamayacağı-
Muhdesat aidiyetinin tespiti davalarında ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin davada taraf olmaları gerektiği-