• “1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     “Madde 684 - Yürürlükteki Kanunun 619 uncu maddesini karşılamaktadır.

    Madde İsviçre Medenî Kanununun 642 nci maddesine paralel olarak iki fıkra hâlinde düzenlenmiş, arılaştırılmak suretiyle kenar başlıklarıyla birlikte yeniden kaleme alınmıştır. Hüküm değişikliği yoktur.”



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 607 - Madde, yürürlükteki Kanunun 619. madde-sini karşılamaktadır. Madde, kaynak İsviçre Medenî Kanunu-nun 642. maddesine uygun olarak iki fıkra hâlinde düzenlenmiştir. Hüküm değişikliği yoktur. “Mütemmim cüz” yerine doktrinde ve uygulamada benimsenen “bütünleyici parça” deyimi kullanılmıştır.’:

     

    «Mülkiyet hakkının kapsamı

    I. Bütünleyici parça

    Madde 607 - Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur.

    Mahallî âdetlere göre bir şeyin esaslı parçası sayılan ve o şeyi tahrip etmeden, bozmadan veya hasara uğratmadan ondan ayrılamayan her şey bütünleyici parçadır.»


  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

     

    ‘1) Terim ve ifade: Bu maddede “mütemmin cüz” yerine “bütünleyici parça” terimi konulmuştur; zira eski terim bu maddedeki kavramı tam olarak belirtmeye yetmemektedir. Bu-rada maksat bir eşyayı meydana getiren unsurların belirtilmesidir. Lehmann’ın Bern şehrinde (S.26) belirttiği gibi, her nesne bütünleyici parçaların birleşmesinden meydana gelir. Bu kural, yani her nesnede birbirini bütünleyen parçaların birleşmiş olması ve nesnenin bunların tümünden meydana gelmesi, taşlar, ağaçlar gibi tek eşyada sözkonusu olduğu gibi, binalar, mobilya, makinalar da olduğu gibi, birleşik eşyada da sözkonusudur. Böylece, meselâ bütün bir taşın belirli tepe köşesi veya kenarı veya ortası onun bütünleyici parçasıdır. Bir ağacın gövdesi veya dalları ya da kökü öyledir. Çünkü taş veya ağaç, az veya çok ölçüde tahrip edilmeden o parçayı oradan ayırmaya imkân yoktur. Bu sebeple o parçaların her biri, esas bir şeyi tamamlayan değil birbirini tamamlayarak bir bütün haline ko-yan parçadır. Zaten bu maddede düzenlenmek istenen husus herhangi bir eşyanın başka bir eşyayı tamamlaması durumu değil, çeşitli unsurların bir arada birleşip bir bütünlük meydana getirmesidir. Bu bakımdan “mütemmin cüz” deyimi yerine “bü-tünleyici parça” deyiminin kullanılması, Medenî Kanun Komisyonunca daha uygun görülmüş, ayrıca bu yeni terim, yeni kuşakların anlıyabileceği Türkçe terim olduğundan, tercih edil-miştir. Nitekim maddenin kenar başlığındaki “şumülü” yerine de bu nedenle “kapsamı” terimi konulmuştur. Maddesinin ikin-ci fıkrasındaki “mahalli örf” yerine, bu kanunun birinci maddesinde belirtilen gerekçeye uyularak “bölgesel töre” denilmiş-tir. Gerçi burada örf ve adet anlamına gelen “töre” deyiminin pek yeri yoktur; çünkü bu maddenin kasdettiği husus, o bölgede yerleşmiş olan bir örf ve adetin varlığı değil, herhangi bir eşyanın unsurları hakkındaki görüş ve anlayış tarzıdır. Meselâ bir fabrika muhitinde herhangi bir makinenin, fabrika binasının temel unsurunu teşkil edip etmediği hususunda bir görüş ve anlayış vardır. Bu bir örf ve adet, bir töre değildir. Töre kuralları, insanların hareket tarzına ilişkin hukuk kurallarıdır. Yukarda verilen misalde görüldüğü gibi bu maddede kasdedilen husus ise, belirli bir konu, daha doğrusu bir eşyanın parçalarının niteliği hakkındaki düşünce ve anlayıştır. Şu halde bu mad-dedeki “bölgesel töre” terimini, “o yerde, o eşya için genellikle kabul edilmiş olan düşünce anlayış” olarak gözönüne almak ve böyle anlamak lâzımdır. Başka bir deyimle “bölgedeki görüş ve anlayışa göre süregelen uygulama tarzı” şeklinde anlamalıdır. “Bölgesel” kelimesi bu noktayı az çok ifade ettiğinden ve 619 uncu maddenin bu günkü metninde de “mahalli örf” denildiğinden, terim kısalığı bakımından, tarif mahiyetinde olan yukarıki ifadeler kullanılmayarak, bu gerekçenin ışığı altında anlaşılmak üzere burada “bölgesel töre” terimi tercih olunmuştur.

    2) Biçim değişikliği: Ayrı ayrı ve birbirinden bağımsız iki kuralı içine alan 619 uncu madde, bu günkü metinde tek fıkra halindedir. Ön tasarıda İsviçre aslına uyularak iki müstakil fıkra durumuna getirilmiştir.

    3) Hüküm değişikliği, yoktur.’:

     

    «B. Mülkiyet hakkının kapsamı

    I. Bütünleyici parçalar

    Madde 619 - Bir eşyanın maliki, onun bütünleyici par-çalarının da malikidir. Bütünleyici parça, bölgesel töreye göre bir eşyanın temel unsuru olan ve o eşya yok edilmedikçe veya parçalanmadıkça veya niteliği değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına imkân bulunmayan parçadır