Borçlunun lehine olana ipotekleri davalı üçüncü kişiye temlik etmesine ilişkin tasarrufun iptali istemi-Tasarrufun iptali davalarının koşullarından birinin de kesinleşmiş gerçek bir alacağın varlığı olduğu- Menfi tesbit davası sonucu bakiye kalan alacak yönünden tasarrufun iptali davasının esasa girilmesi gerektiği-
Takip dosyalarındaki çek tarihlerinin tasarruftan sonraya ait olduğu, ancak, uygulamada temel ilişkinin çekin keşide tarihinden evvel kurulduğu halde borçlu tarafından borca karşılık ileri tarihli (vadeli) çekler keşide edildiğinin sıkça görüldüğü; davacı alacaklı, temel ilişkinin çeklerin keşide tarihlerinden önce var olduğunu ileri sürdüğünden, davacı ile davalı borçlu arasındaki temel ilişkinin ve bunun doğum tarihine ilişkin bilgi ve belgelerin nelerden ibaret olduğu araştırılarak gerektiğinde ticari defterlerden de yararlanılarak bilirkişi incelemesi yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Baba-oğul arasındaki tasarrufların İİK. mad. 278/3-1 uyarınca bağışlama niteliğinde olup iptale olduğu- Borçlu ile aynı iş kolunda faaliyette bulunan üçüncü kişinin yetkilisi olduğu şirketin borçlu hakkında icra takibi yaptığı, dolayısı ile borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu anlaşıldığından, iyiniyetli olduğundan söz edilemeyeceği-
Davalı üçüncü kişi tapudaki 65.000 TL ödeme dışında, dava konusu taşınmazın alımına aracılık eden ve tanık olarak dinlenilen kişi aracılığıyla davalı borçluya tapudaki satıştan beş gün önce de ödeme yaptığı ve bu du­rumda davalı üçüncü kişi tarafından taşınmazın alımı için ödenen bu bedel ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç bedel arasında misli fark bu­lunmadığı, davalı üçüncü kişinin kötü niyetli olduğu da ispatlanamadığından tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı alacaklı tarafından yapılan takibin itiraza uğramadan kesinleşmiş olması, davalı borçlu hakkında kesin aciz vesikası alınması, bir kişinin alacağını tahsil etmeden aynı kişiye yeniden borç verilmesinin olağan olmamasının tek başına alacağın, "gerçek bir alacak olmadığın"ın kanıtı sayılamayacağı; alacaklı davacı aleyhinde menfi tespit davası açılmadığı gibi her hangi bir suç duyurusunda da bulunulmadığından, alacağın gerçek alacak olduğunun kabulü ile işin esasına girilmek suretiyle toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- 
Limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olduğu- Kesinleşen kamu veya kurum alacağı için tahsil idaresince yapılan icra takibinin kesinleşmiş olması gerektiği- Davacı idare tarafından Ltd. Şti.'nin kanuni temsilcisi olan davalı hakkında on iki adet ödeme emri, onbir adet haciz varakası, iki adet haciz bildirisi düzenlediği, ödeme emirlerinin borçlunun adresinde ve onunla birlikte yaşayan kardeşine tebliğ edildiği, davalı borçlunun aracına ve meskenine haciz konulduğu; davalı borçlu tarafından tebliğ edilen ödeme emirlerinin iptaline yönelik vergi mahkemesine dava açıldığının iddia ve ispatlanamadığı, dolayısıyla davalı borçlu hakkındaki takibin (dava dışı vergi borçlusu şirketin kanuni temsilcisi olarak) kesinleştiği anlaşıldığından, dava konusu tasarrufların 6183 s. AATUHK mad. 24, 27, 28, 29, 30 gereğince iptale tabi olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun oğlu ile yaptığı tasarrufun iptale tabi olduğu- Yargılama sırasında dava konusu taşınmazın 4. kişiye satılması halinde, davacıya 4. kişiyi davaya dahil edip etmeyeceği sorularak, "davanın, bedele dönüşüp dönüşmediği"nin belirlenmesi gerektiği-  Tapudaki satış bedeli ile rayiç bedeli arasında fahiş fark bulunduğunun tespiti halinde, tasarrufun İİK. mad. 278/3-2'ye göre iptale tabi olduğu-
Tasarrufun iptali davaları niteliği itibariyle ticaret mahkemelerinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmadığından asliye hukuk mahkemesince davanın esasına girilmesi gerektiği-
Somut olayda takip dayanağı çekin ibraz tarihinin 20/12/2006, bu çekin teslim edilme tarihini gösteren tevdii bonosunun tarihi ise 20/07/2006 olduğu, iptali istenen taşınmazın ilk satış tarihinin 2005 olduğu nazara alınarak, davacı alacağının dayanağını teşkil eden çekin keşide edilmesine neden olan ticari ilişkinin başlangıç tarihine yönelik olarak gerektiği takdirde defter incelemesi de yaptırılmak suretiyle bir araştırma yapılamadan, yani, alacağın doğum tarihinin iptali istenen satıştan önce olduğu kesinleştirilmeden, davanın kabulünün isabetsiz olduğu-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin davaların kesin yetki kurallarına göre değil, genel yetki kurallarına göre çözüleceği- Tasarrufun iptali davasında borçlu ve borçlu ile işlemde bulunan 3. kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğu ve davacının bu kişilerden birisinin yerleşim yerinde dava açabileceği-
İhtiyati haciz konulmasına karar verilen taşınmazın el değiştirildiğinin anlaşılması halinde tazminat istemine dönüşen davada, "davalıların mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasının" talep edilmesi halinde mahkemece uygun görülecek bir teminat karşılığında bu talebin kabul edilmesi gerekirken "talebin yargılamayı gerektireceği" gerekçesiyle reddine karar verilesinin isabetsiz olduğu-