Davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa da, mahkemenin bununla bağlı olmadan, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği- Dava konusu edilen parselin 1/4 payının borçlu davalı tarafından ödenip ödenmediğinin, diğer bir anlatımla satın alınan taşınmazın bedelinin kim yada kimler tarafından ödendiğinin (nam-ı müstear olgusunun) araştırılması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerinin, takip konusu alacak veya aciz vesikası verilmiş ise bu vesikada yer alan alacak miktarı ile tasarrufa konu işlem miktarından az olan üzerinden belirleneceği- Aciz vesikasında yer alan tutar temyiz sınırından az olduğundan, verilen kararın kesin nitelikte olduğu-
Davacı avukatın müvekkili olan icra takip dosyasında ve asliye ticaret mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında davacı vekili olarak temsil ettiği, davalının karşı yanla anlaşarak sulh olduğu ve davalının avukatı olan davacıyı azlettiği, taraflar arasında yazılı vekalet ücret sözleşmesi bulunmadığı anlaşılmakta olup davacı avukatın dava ve takip dosyasında harcı yatırılmış değerlerin %10-20'si oranında akdi vekalet ücreti de isteyebileceğinin kabulü gerektiği-
Dava konusu taşınmazın borçlunun borcundan dolayı taşınmazın cebri icra yolu ile satılması halinde davalı 3. kişi elinde bir bedel kalması ve davanın diğer koşullarının da bulunması halinde davalı 3. kişinin bedel ile sorumlu tutulacağı- Somut olayda dava konusu taşınmazın borçlu şirket borcundan ve dava dışı alacaklının yaptığı takipte cebri icra suretiyle satılmış ve ihalenin kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından, bu durumda o satış sonrasında artan bir para olup olmadığı da araştırılarak ve sonuçta davanın konusunun kalmadığı anlaşıldığı takdirde karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği-
Haczedilen şey borçlunun elinde olmayıpta üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunursa icra müdürü, o şahıs aleyhine icra mahkemesine müracaat için alacaklıya yedi gün mühlet vereceği, bu mühlet içinde icra hâkimliğine dava ikame edilmezse üçüncü şahsın iddiasının kabul edilmiş sayılacağı, bu durumda da mahcuzlar üzerindeki haczin kalkacağı, alacaklı tarafından açılan tasarrufun iptali davasında takibin durdurulması yönünde bir tedbir kararı getirilmediği sürece tasarrufun iptali istemi ile açılan davanın haczin devamı için gerekçe olarak gösterilemeyeceği-
Takip dayanağı ilamın İİK'nun 277 ve müteakip maddelerine dayalı tasarrufun iptaline ilişkin bir ilam olduğu ve taşınmazın aynı ile ilgili değil şahsi hak doğurucu nitelikte bulunduğu, bu nedenle, ilamın icrası için kesinleşme şartının aranmadığı-
Borçlu davalının aciz halinin tam olarak belirlenmediği görüldüğünden, mahkemece davacının dayanağı olan icra takip dosyasında haciz konulan davalı borçluya ait taşınmazların borcunu karşılayıp karşılamayacağı hususunda bilirkişi incelemesi yapılması, borcu karşılayacağının anlaşılması halinde davanın ön şart yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK. mad. 277 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali davaların, basit yargılama usulüne tabi olduğu- HUMK. mad. 176/1-11 uyarınca, basit yargılamaya tabi davalarda adli tatilde temyiz sürelerinin işleyeceği öngörülmüşse de, 01.11.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK'nun 103. maddesinde, basit yargılama usulüne tabi davaların adli tatilde görülebileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, adli tatil süresi içinde temyiz süresi işlemeyeceği- Uygulamada daha önceki tarihli hukuki veya ticari bir ilişki nedeniyle sonraki tarihli senet veya çeklerin düzenlendiği bilindiğinden, bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda her ne kadar davacının tuttuğu ticari defterlerin kapanış tarihlerinin olmaması nedeniyle lehine delil olma özelliğinin bulunmadığı bildirilmiş ise de, aynı bilirkişi raporunda davacı alacaklı ile borçlu davalı arasındaki ticari ilişkinin tasarruf tarihinden önce başladığı bildirilmiş ve davacı tarafından dosyaya ibraz edilen faturalar da bu hususu teyit etmiş olduğundan, mahkemece davacının alacağının tasarruf tarihinden önce doğduğunun kabulü ile davanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması gerekirken, çeklerin keşide tarihi iptali istenilen tasarruftan sonra olduğundan, davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlu ile üçüncü kişi konumundaki davalının baba oğul olması nedeniyle aralarındaki tasarrufun bağışlama hükmünde olup iptaline karar verilmesi isabetliyse de, harcın kamu düzeni ile ilgili olup re'sen göz önüne alınması gerekeceği ve daha az olması nedeniyle dava konusu taşınmaz bedeli üzerinden karar harcının nisbi olarak hesaplanması gerekeceği-
Taşınmaz satışı kardeşler arasında yapıldığından tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği- Mirası reddeden, dolayısıyla taraf sıfatı bulunmayan borçlu davalı mirasçılarının yargılama giderleri ve vekalet ücretine mahkum edilmelerinin isabetsiz olduğu-