İptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK'nun 12. maddesinin uygulanma imkanı olmadığından mahkemenin bu tesbiti yerinde olmamakla birlikte HMK’nun 6. maddesine göre davanın davalıların ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğu ve HMK’nun 60. maddesi gereğince zorunlu dava arkadaşı olan davalı üçüncü kişi süresinde yetki itirazında bulunmuş ve davalı borçlu usulüne uygun olarak duruşmaya davet edildiği halede gelmemiş olması nedeni ile bu usul işleminin onun yönünden hüküm ifade ettiği-
Borcun, iptali istenen tasarruftan sonra doğmasına ve aksinin davacı tarafından ispatlanamamasına göre tasarrufun iptali istemine ilişkin davanın kabulüne karar verilmemesi gerekeceği- Dava ön koşul yokluğu nedeniyle reddedildiğinden davalı yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekeceği-
Borçlu adına kayıtlı 4 taşınmaza davacı tarafından haciz konulduğu, bunlarla ilgili kıymet takdiri yapılmadığı gibi geçici veya kati aciz belgesi de sunulmadığı anlaşıldığından öncelikle davacı alacaklıya anılan takip dosyaları açısından geçici veya kat’i aciz belgesi sunulması için uygun bir süre verilmesi, sunulmadığı takdirde davanın önkoşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-Taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç bedel arasında misli fark bulunmaması ve davalının kötüniyetli olduğunun davacı tarafından ispatlanamaması halinde tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği- Taşınmazın dava dışı 4. kişiye satılmış olması halinde, davacı vekiline seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı 4. kişi şirkete yöneltip yöneltmediği veya davayı nakten tazminata dönüştürüp dönüştürmediği sorularak 4. kişi şirkete yöneltilmesi halinde dahili dava dilekçesi ve duruşma gününün 4. kişi şirkete tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması, davacının 4.kişi yönünden bildireceği deliller ile 4 kişi şirketin bildireceği deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- 4. kişi şirketin davaya dahil edilmemesi halinde, davanın bedele dönüşmesi nedeniyle ve devrin işyeri devri niteliğinde olması nedeniyle İİK’nun 283/2 maddesi gereğince hüküm kurulması gerektiği-
Mülga 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olduğu dönemde davanın bir kez işlemden kaldırılıp yenilenmesinden sonra, HMK zamanında da işlemden kaldırılması halinde, önceki yasa zamanında yapılmış işlem gözetilerek HMK uygulanarak bir sonuca ulaşılması usule uygun olmayacağı gibi, varılacak sonucun hukuki güvenlik hakkına da aykırı olacağı-
Dava konusu satış işleminin muvazaalı olduğu davacı tarafından ispatlanamadığından TBK’nun 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukaksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Aynı hukuki sebeple reddedildiğinden, kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına tek vekalet ücreti takdiri gerektiği-
Fakirlik belgesi eklemediğinden, HMK. mad. 336/2 gereğince adli yardım talebinin reddi gerektiği, adli yardım talebinin reddine dair kararın kesinleşmesi halinde HUMK 434 maddesi uyarınca davalıya harç ve giderler için muhtıra çıkarılması gerektiği-
İcra mahkemesinin ilamı ile takibin iptal edilerek kesinleştiği, dava tarihi itibari ile davacının kesinleşmiş alacağı olmadığı anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu- Dava ön koşulu bulunmadığından red edildiğine göre davalılar vekili lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Davalılar davanın geri alınmasına muvafakat ettiklerinden ve dilekçeyi imzalayarak teyid ettiklerinden, davalı yönünden karar kesinleşmeden dava geri alındığından mahkemenin anılan şahıs hakkındaki davasının geri alma nedeni ile son bulduğunu belirtmesi için kararın bozularak dosyanın mahalline gönderilmesi gerekeceği-
"Dava konusu taşınmazları bedelsiz devraldığını, sonradan mal kaçırma amacıyla devir edildiğini öğrendiğini" beyan eden davalı üçüncü kişinin kabul beyanı doğrultusunda, "taşınmazların muvazaalı devredildiğinin" sabit olduğu gerekçesiyle "muvazaa nedeniyle iptal davasının kabulüne dava konusu taşınmazların davalı üçüncü kişi adına olan tapu kayıtların iptali ile davacı ve davalı eşi adına 1/2 oranında tesciline" karar verilmesinin isabetli olduğu-
İvazlar arasında fahiş bedel farkı olmamakla birlikte borca karşılık olarak davalıya yapılan mülkiyetin devri, İİK'nun 279/1-2 maddelerine göre para ve mutad ödeme vasıtalarından gayri bir suretle yapılan ödemelerin batıl olduğu ve yine İİK'nun 279/1-1 maddesine göre borçlunun evvelce teminat göstermeyi, taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin edilmiş rehinlerin de iptali gerektiği- Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için iptali istenilen tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerekeceği-