Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan adreslerinde de icraca haciz yapılamıyorsa bu takdirde dahi aciz hali gerçekleşmiş sayılacağı-
TBK. mad. 19 uyarınca açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davada, davacının davalıdan alacağının var olup olmadığının anlaşılması için katkı payı alacağı davasının kesinleşen sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği-
Tasarrufun iptali davası, nispi harca tabi olup, dava açılırken davacının maktu başvuru harcı ile alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun değeri karşılaştırılarak az olan değer üzerinden hesaplanacak nispi karar ilam harcının %068,31 nün 1/4 oranındaki harcı da peşin olarak ödemesi gerekeceği-Mahkemece; yargılama sırasında usulünce dava değeri belirlenip, yargı harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işi esası hakkında hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, davacı yanca davadan feragat edildiğinden, vekille temsil olunan davalılar lehine dava değeri üzerinden yürürlükte bulunan tarife hükümleri uyarınca vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
Tüm davalıların, taşınmazları ayrı ayrı günün rayicine uygun bedelle satın aldıkları, tapuda daha düşük bedel gösterilmesinin kötü niyetli oldukları anlamına gelmeyeceği, davalı borçlunun, taşınmazları borçlarını ödemek için elden çıkardığı ve tahsil ettiği paraları borçlarını ödemekte kullandığı, davalıların hiçbirinin birbirlerini önceden tanıdıklarına yönelik somut delil olmadığı anlaşıldığından ve satışların gerçek satış olup, alacaklı bankayı zarara uğratma kastı ile yapıldığı kanıtlanamadığından, davacının kanıtlanamayan davasının reddine karar verilmiş olup dava konusu taşınmazlardan birini borçludan alan komşusu üçüncü kişi yönünden bu üçüncü kişinin borçlunun durumunu bilen veya bilebilecek kişilerden olup olmadığı, kötü niyetli olup olmadığı hususu değerlendirilmeksizin davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu, bu nedenle davanın kabulü halinde davacı alacaklıya takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak, o mal üzerinde haciz ve satış istemi yetkisinin verilmesi gerekeceği, bu tür davalarda dava değerini, takip konusu alacak ile iptali istenilen tasarruf konusu malın değerinden hangisi az ise o değerin oluşturacağı, dava değerinin ise yargılama sonunda hükmedilecek harç, vekalet ücreti gibi yargılama giderlerinin hesabında matrah olarak esas alınacağı-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekeceği- Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan adreslerinde de icraca haciz yapılamıyorsa bu takdirde dahi aciz halinin gerçekleşmiş sayılacağı- Anılan şirket dördüncü kişi olup iyiniyetli olması halinde yaptığı tasarrufun geçerli olduğu, davacı banka tarafından sunulan kayıtlardan borçlu şirket ile diğer davalı şirketin aynı alanda faaliyette oldukları ve ticari ilişkileri bulunduğu anlaşıldığından, bu şirketten borçlunun mali durumu ve alacaklıların ızrar kastığını bildiği veya bilmesi gereken şirketlerden olduğunun anlaşıldığı, diğer 103 ada 3 ve 1 parseller ise yine davalı A. tarafından 21.11.2012 tarihinde davalı H.'e satıldığı, bu şahsında borçlu şirket ile ticari ilişkisi olan dava dışı şirketin ortağı olduğu da belgelendiğinden, davalı H.'in de borçlunun mali durumu ve alacaklıların ızrar kastığını bildiği veya bilmesi gereken kişilerden olduğu sabit olduğundan, davalılar anılan şirket ve H.'in iyiniyetli olduklarından söz edilmeyeceği-
İİK 281/2. maddesi davanın bedele dönüşmesi halinde teminat karşılığı davalı 3.kişinin mal varlığıyla ilgili ihtiyati haciz kararı verilebileceğini hüküm altına aldığından ve davanın kabulü halinde davalının taşınmazların bedelleri ile sorumlu olacağından, davacının talebinin anılan madde uyarınca uygun görülecek teminat karşılığı kabulü ve davalı üzerine kayıtlı mal varlıkları ve hakları üzerine dava değeri ile sınırlı olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetli olmadığı-
Davacı ile borçlu arasındaki kira ilişkisi 2005 yılından beri devam ediyor ise de dava dayanağı takiplere ilişkin borcun 2008'de düzenlenen kira sözleşmesine ilişkin olup ödenmeyen kira borçlarının 2008 yılına ait olduğu, tasarrufun ise bu tarihten önce yapıldığı anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine ve davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Borçlu hakkında başlatılan icra takibinde, İİK. mad. 71 uyarınca, icranın geri bırakılması kararı verildiği ve kesinleştiği anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece davacı alacaklı tarafından İİK. mad. 33a/2 uyarınca açılmış bir dava bulunup bulunmadığı araştırılarak dava açılmış ise sonucunun beklenmesi, açılmamış olması halinde bu takip dosyası ile ilgili tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-