Usulsüz de olsa ödeme emrinin borçluya 16.04.2014 tarihinde tebliğ edildiği, bundan sonra, takip alacaklısı tarafından şikayetçi borçlu ve 3. kişi aleyhine yerel mahkemenin dosyası ile açılan tasarrufun iptali davasında, dava dilekçesinin 25.11.2014 tarihinde borçluya bizzat tebliğ edildiği görüldüğünden, borçlunun bu tarihte takipten haberdar olduğunun kabulü gerekeceği, bu durumda, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik 14.12.2015 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvurunun, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonra olduğu-
Borçlunun adresini terk etmesi, çevreden sorulduğunda tanınıp bilinememesi ve benzeri nedenlerle, haciz yapılan adresi ile ilgisini kestiğinin anlaşılması halinde, tutulacak olan haciz tutanağının aciz vesikası hükmünde sayılamayacağı- Ancak borçlunun, gösterilen adresinden işe gitmesi, çarşıya çıkması gibi nedenlerle geçici olarak haciz anında bulunamaması hallerinde, haciz yapılan adresi ile olan ilgi ve bağını kopardığı kabul edilemeyeceğinden, bu şekilde borçlunun yokluğunda yapılan hacizde, haczi kabil bir mala rastlanamaması halinde tutulacak olan tutanağın, aciz vesikası hükmünde sayılacağı- Tasarrufun iptali davası ile amaçlanan hususun; iptali istenilen tasarruf konusu mal üzerinden alacaklıya cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak üzere haciz ve satış istemi yetkisinin verilmesi olduğu- İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekeceği- 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri olduğu- Somut olayda dava konusu taşınmazlar yargılama sırasında cebri icra yoluyla elden çıkarılmış ve taşınmazın dava tarihi itibari ile değeri bilirkişi vasıtası ile belirlenmiş olmasına karşın davalının sorumlu olduğu miktar belirtilmeden infazda kuşku uyandıracak şekilde sorumlu olunan miktar belirlenmeden nakden tazminine demek sureti ile hüküm tesis edilmesi ve tasarrufun iptali davalarında bedel farkı hesaplaması yapılırken taşınmazlar üzerindeki takyidatların da nazara alınması gerekmesi, davalı dava konu taşınmazları satın alırken üzerindeki takyidatları da kabul etmiş sayılacağından satış tarihi itibariyle taşınmazlar üzerinde devam eden ipotek miktarı ile taşınmazların satış bedeli toplamı göz önünde bulundurulduğunda ivazlar arasında fahiş fark bulunup bulunmadığının ve davalı borçlunun bu yöndeki savunmaları birlikte değerlendirilmeden hüküm tesis edilmesi ve ayrıca tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin takip konusu alacak miktarı ile (kat'i aciz belgesi düzenlenmiş ise kat'i aciz belgesindeki miktar) iptali istenen tasarrufun; tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması ve geçici veya kesin aciz belgesinin olması dava önkoşulu olup mahkemece res'en araştırılması gerektiği- Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulmaması gerekeceği- Bu tür davaların dinlenme koşullarından birisinin iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerektiği- Uygulamada alacak-borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığının sıklıkla görüldüğü-
HMK'nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün tefhiminin, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağının etraflıca düzenlenmiş olduğu- HMK'nun 297/II maddesinde ise hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğunun açıklandığı- Başka bir anlatımla, tesis edilen hükmün, infazı kabil ve uygulanabilir olması gerektiği-
Taşınmazın, bilirkişilerin onun için belirlediği değerden daha düşük bir bedelle satımı gerçekleştirildiyse; bedel farkının artı yönde de (değerinden fazla ödeme) olabileceği, yani tasarrufta değerinden fazla ödeme de yapılabileceği ve H.G.K kararlarına göre de mahkemenin resen iptal sebeplerinin bulunup bulunmadığını incelemesi gerektiği göz önüne alınırsa mahkemece "aksi yönde bir bedel farkı olmamasının" tasarrufun iptaline gerekçe gösterilmesinin yanlış olduğu-
Bedele yönelik taleple açılmış davalarda İİK. mad. 281/2 gereğince ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için teminat alınması zorunluluğunun yasadan kaynaklandığı- Borçlunun da davanın reddedilmesi halinde uygulanan ihtiyati haciz nedeniyle zarar görebileceği ihtimali olduğundan, ihtiyati haczin teminat karşılığı verilmesinin uygun olduğu-
İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında, davalı olarak borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığının bulunduğu, davalı olarak borçlu ile birlikte lehine tasarrufta bulunan üçüncü kişi ve bunlar tarafından devir halinde diğer üçüncü kişilerin yasal hasım olmalarının açık olduğu- Taraf ehliyeti dava koşullarından olup mahkemece öncelikle ve resen incelenmesi gereken hususlardan olduğu-
Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bıraktığı- Kesin veya geçici aciz vesikasının bulunması, iptal davası için ön koşul ise de bunun davanın açılmasından önce alınmasının zorunlu olmadığı-
TBK. mad. 19 uyarınca açılan davada, davalı ile takip borçlusunun baba oğul olduğu, borcun doğumundan sonra yapılan satışların muvazaalı olduğu- Adına kayıtlı olmayan taşınmaz yönünden davalının, davalı sıfatı olmadığı ve reddedilen davda maktu vekalet ücretine takdir edilmesi gerektiği-
Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan adreslerinde de icraca haciz yapılamıyorsa bu takdirde dahi aciz hali gerçekleşmiş sayılacağı-