Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılması ve özel mülkiyet şeklinde tapuya tesciline karar verilebilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. Maddesindeki koşullar altında para ve emek sarfedilmek suretiyle kültür arazisi haline getirilmiş olması ve bu olgunun tamamlandığı koşullarının geçmiş olmasının gerekeceği-
Tarıma elverişli olmayan yerler, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olacağı-
Yararı kamuya ait ve tarıma elverişli olmayan taşlık kayalık yerlerin özel mülke konu olamayacağı-
Yıkımı istenen yapıların dava dışı ... Derneğine ait olduğu anlaşıldığına göre adı geçenin davada yer almasının sağlanması, ondan sonra yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alınmak suretiyle hükme yeterli bir araştırmanın yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tescil konusu taşınmaz bölümleri nitelikleri itibariyle kazanılmaya elverişli yerlerden olmadıkları gibi ekonomik amaca uygun zilyetliğin sürdürüldüğü de belirlenemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kaydının güney hududu "Lebiderya" okumakla birlikte tespit sırasında kıyı ile tespit hudutları arasında tescil harici yer bırakıldığı anlaşıldığından bu hudut bakımından tapunun sabit ve genişletilmeye elverişli olmadığının söylenemeyeceği-
Kıyı kenar çizgisi içinde kalan kumluk yerlerin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve bu nedenle tesbit dışı bırakılması gereken taşınmazlar hakkında tesbit tutanağı düzenlenmiş olsa bile, yok hükmünde sayılan işlemlerin 10 yıllık hak düşürücü süreye tâbi olmayacağı–
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve bu nedenle tesbit dışı bırakılması gereken taşınmazlar hakkında tesbit tutanağı düzenlenmiş olsa bile, yok hükmünde sayılan işlemlerin on yıllık hak düşürücü süreye tabi olmayacağı – Kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kumluk yerlerin de -tartışmasız- devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu–
TMK’nun 715. maddesine göre devletin hüküm ve tasarrufu altında olan deniz, göl ve akarsuların bütünleyici parçası olan kıyılarının özel mülkiyete konu edilmesinin, zamanaşımı ve zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmayacağı–
474 sayılı Yasanın uygulama alanı içine giren yerlerde, yani Kars, A.han, Artvin İlleriyle Kulp ve Iğdır İlçeleri ve Hopa İlçesinin K.paşa Bucağındaki arazilerde, mera, yaylak ve diğer köy orta mallarının ispatı için tanık dinlenemeyeceği, bu kuralın kesin olduğu, bu gibi yerlerde bir yerin orta malı olduğuna dair iddianın ancak belgelerle ispat edilmesi zorunluluğunun bulunacağı-