Gerçek olmayan hayali bir adrese yapılan sahte tebligatla borçlandırılan ve haberi olmaksızın bankadaki parası haczedilen kişinin zararının oluşmasında kimin kusurlu olduğunun, uzman kişilerden oluşan bilirkişi kurulundan alınacak olan raporla tespit edilmesi gerektiği-
(Zeminde mevcut) olmayan taşınmazın ihale edilmesi halinde, satışı yapan icra dairesi görevlisinin kusuru ve sorumluluğu bulunmaktaysa da, ihaleyi alıcısının da ihaleye girmeden önce aldığı yeri mahallinde görüp kontrol etmesi ve buna göre ihaleye girmesi gerekirken bu özenli davranışa riayet etmediği anlaşıldığından, müterafik (bölüşük) kusurunun olduğu-
Davacı şirket tarafından, muaf olunmasına rağmen ihale bedeli üzerinden tahakkuk ettirilen KDV bedeli müzayaka altında ödenmiş ve davacı şirket, bedelin iade alındığı 55 gün için, yatırdığı bedelin faiz getirisinden mahrum kalmış olduğu- Davacı, KDV olarak ödenmiş bedel nedeniyle faiz getirisinden mahrum kaldığından, ödenmek zorunda kalınan bedelin nereden ve nasıl temin edildiğinin önemli olmadığı- Davacının zararının, mahrum kalınan sürede yoksun kalınan yasal faiz getirisi kadar olduğu, davacı şirketin dava dışı banka ile imzalamış olduğu kredi sözleşmesinde belirlenen faiz oranları esas alınarak mahrum kalınan faiz geliri hesabının yapılmasının hatalı olduğu-
Davacının kendi kusuru ile alacaklısı olan A.Ş’nin borcunu icra dosyasına ödediği ve anılan şirketin üçüncü kişiye olan borcunu da -6183 s. K. mad. 79 uyarınca- ödemek zorunda kaldığı, bu nedenle alacaklısı olan şirketin sebepsiz zenginleştiği, icra dosyasında, üzerine haciz konulan bir alacak veya paraya çevrilen menkul veya gayrimenkul bir mal bulunmadığı, sıra cetvelinin, üzerinde birden fazla haciz bulunan ve alacağın karşılanması için paraya çevrilen bedelin alacakları ödemeye yetmemesi durumunda düzenlenmesi gerektiği gözetildiğinde icra memuruna atfı kabil bir kusur bulunmadığı-
Uyuşmazlık konusu taşınmazın, ...1993 tarihinde davalılardan .....'a icra yolu ile ihale edildiği tarihte doğduğu ve bu tarihten itibaren 1 ile 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolduğu anlaşıldığından, davacının isteminin zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği-
İcra müdürünün, kararın bozulması nedeniyle, "teminat üzerindeki haczin kaldırılmasına" karar vererek, teminatın borçlular tarafından çekilmesine neden olması üzerine Adalaet Bakanlığı aleyhine açılan tazminat davasının kabulü ile faiz başlangıç tarihinin teminatın iade edildiği tarih olarak belirlenmesi gerektiği-
Ortaklığın satış suretiyle giderilmesi kararları İİK. hükümleri uyarınca yerine getirilmekte olduğundan, satış memurunun da İİK’nun 5. maddesi anlamında icra dairesi görevlisi konumunda olduğu ve İİK. mad 5 uyarınca tazminat davalarının idare aleyhine adli yargıda açılabileceği-
Davanın husumetten reddine dair verilen ilk kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ve temyiz itirazlarının reddine karar verildiğinden bu davalı yönünden kararın kesinleşmiş olduğu- İİK mad. 5 uyarınca açılan tazminat davalarında kusursuz sorumluluk ilkelerinin geçerli olduğu- Zarar ile zararı doğuran icra memurunun eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunması gerektiği- Keşif esnasında satışa konu dairenin kapalı olması nedeniyle aynı plan ve aynı alan üzerine inşa edilmiş olan yan dairede inceleme yapıldığı ve bu dairenin özelliklerinin belirtildiği, davacının da taşınmazı bu haliyle bilerek satın aldığı, ayrıca davacının ihaleye girmeden önce açık artırmaya çıkan taşınmazı mahalline gidip görmesi ve ihalede buna göre pey sürmesi gerekirken üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmeyerek zararın oluşumunda müterafik (bölüşük) kusurunun olduğu anlaşıldığından, BK. mad. 44 (TBK. 55) uyarınca, önemli ölçüde indirim yapılarak hüküm kurulması gerektiği-
İhalede satılan arabanın, şase numarasının kaynak edilmesi durumunun özel teknik bilgiyle anlaşılacağı bu nedenle başkasına ait aracın ihalede satılması durumda icra müdürünün kusurunun kabul edilemeyeceği ve Adalet Bakanlığının tazminatla sorumlu olamayacağı-
Alacağın tahsili amacıyla borçlu aleyhine başlatılan icra takibi sırasında borçluya ait taşınmazların satışından elde edilen bedelin, yaklaşık dokuz yıl süren sıra cetvelinin kesinleşmesi sürecinde nemalandırılmamış olması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği-