Medeni Kanunun 633. maddesi gereği mahkeme ilamı ile bir taşınmazı iktisap eden kimse tescilden evvel dahi ona malik olduğundan, davalı lehine olan tescil ilamının kesinleşmesiyle davacıların dava hakkının bulunacağı-
Ortak mülkiyetin paydaşı payını karı ve kocaya, çocuklarına yahut akrabaya temlik ederse, görünüşte satış sözleşmesi yapılsa bile gerçekte miras hukuku ile ilgili amaçların ya da bağışlama gibi düşüncelerin hakim olduğu durumlarda şufa hakkının kullanılamayacağı-
Her bir paydaşın kendine verilen parçayı bağımsız olarak fiilen kullanmasının taksimin yapıldığını göstereceği-
Davacı, tapudaki işlemin trampa olmayıp gerçekte satış olduğunu iddia ettiğine göre akdin tarafı olmadığından bu iddiasını her türlü delil ile kanıtlayabileceği-
Davacıya şufa bedelini depo etmesi için süre verilmesi gerekeceği-
Kanundan doğan şufa hakkını kullanan davacıların dava konusu payın önceden kendilerine teklif edildiği halde almamalarının kötüniyetli olduklarını göstermeyeceği-
Satış tarihinden önce, şuf’alı payın davacıya teklif edilmiş olması-nın ya da bu konuda davacı ile pazarlığa girişilmiş olmasının, daha sonra davacı tarafından şuf’a hakkının kullanılmasına engel teşkil etmeyeceği, davacının kötüniyetli sayılmasını gerektirmeyeceği-
Şuf’alı pay, dava sırasında bir başka şahsa veya satışı yapan paydaşa satılırsa, davacının HUMK.nun 186. maddesindeki seçimlik hakkını kullanarak; dilerse davayı yeni malike yöneltebileceği veya tazminata dönüştürerek dava ettiği şahıs hakkında yürütebileceği, ilk satış bedeli ile son satış bedeli arasında fark bulunması halinde; son satın alan kişi kötüniyetli ise davacının ilk satış bedeli ile, aksi halde son satış bedeliyle sorumlu olacağı, burada ispat külfetinin davacıya düşeceği-
Bedelde muvazaa davalarında, keşfin, muvazaa iddiasını kanıtlama yönünden tek başına yeterli delil kabul edilemeyeceği-
Şuf’alı payın ilişkin olduğu taşınmaz, paydaşlar arasında özel ola-rak taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken, paydaşlardan birinin payını üçüncü şahsa satması halinde, diğer paydaşların şuf’a hakkını kullanmasının iyiniyet ile bağdaşmayacağı, «fiili taksim iddiasının davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, bu hususun mah- kemece de doğrudan doğruya nazara alınması gerekeceği-