Şuf’a hakkının kullanılmasını engellemek amacı ile yapılan pay sa- tışı nedeniyle uğranılan zararın tahsili için açılacak davada istenilebilecek tazminatın kapsamı-
Şuf’a payın üçüncü bir kişiye satılması durumunda, davacı paydaşın “tapuda gösterilen bedelin gerçek olmadığını” her türlü delille ispat edebileceği, keşfin tek başına yeterli delil sayılmayacağı-
Satın alan davalının baba kız olması 27.03.1957 tarih 12/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının mutlak olarak tatbikini gerektirmeyeceği-
Şuf’alı payın ilişkin olduğu taşınmaz, paydaşlar arasında özel ola-rak taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken, paydaşlardan birinin payını üçüncü şahsa satması halinde, diğer paydaşların şuf’a hakkını kullanmasının iyiniyet ile bağdaşmayacağı, «fiili taksim iddiasının davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, bu hususun mah- kemece de doğrudan doğruya nazara alınması gerekeceği-
Şuf’a hakkının tapuda Şuf’alı payın satışı ile doğacağı, satış tarihinden önce şuf’alı pay davacıya teklif edilmiş olsa dahi bu teklif şuf’a hakkının kullanılmasını engellemeyeceği gibi davacının iyi niyetli olmadığı şeklinde de yorumlanamayacağı-
Dava konusu taşınmazın şuf’a bedelinin muvazaalı olduğuna dair somut ve görgüye dayalı tanık beyanları bulunmaması halinde, tek ba-şına keşif ve bilirkişi raporuna dayanılarak, muvazaa iddiasının kabul edilemeyeceği-
Bedelde muvazaa iddiasının davacı tarafından her türlü delille kanıtlanması gerekirse de, dosya içeriğine göre gerçekleşen iki satış arasında geçen 7-8 aylık sürede, taşınmazının değerinin 50.000.000 TL’ dan 9.500.000.000 TL’na yükselmesi, hayatın olağan akışına uygun olmayacağından, davacının iddiasının haklı bulunarak şuf’a davasının kabulü doğrultusunda karar verilmesi gerekeceği-
Her bir paydaş pay karşılığı belli bir yer kullandığından yukarıda belirtildiği üzere davacının tapudaki pay satışından yararlanarak şufa hakkı kullanması Medeni Kanunun 2. maddesi gereğince objektif iyiniyetle bağdaşmayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Görevli mahkemeye müracaat etmenin yeni bir dava açmak olmayıp, görevsiz mahkemede açılmış olan davaya görevli mahkemede devam edilmesini isteme niteliğinde olduğu-