Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarında, vakfın mal varlığının amacın gerçekleşmesini olanaksız kılacak şekilde azalmış olması, vakfın dağılmış sayılması için yeterli neden kabul edilmekte ise de, yetersizliğin araştırılıp belgeleriyle kanıtlanmış olmasının aranacağı-
Mahkemece, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre Vakıflar Meclisince belirlenen miktar da dikkate alınıp tescili istenilen vakfa yukarıda belirtildiği şekilde en azından başlangıç için yeterli olabilecek para ve malın miktarı belirlenip, bunun da vakfa özgülenmesi yönünden davacı tarafa süre verilip hasıl olacak sonuca göre karar verilmesinin gerekeceği-
Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarında, vakfın mal varlığının amacın gerçekleşmesini olanaksız kılacak şekilde azalmış olması, vakfın dağılmış sayılması için yeterli neden kabul edilmekte ise de, yetersizliğin araştırılıp belgeleriyle kanıtlanmış olmasının arandığı-
Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarında, vakfın gerçekleştireceği amacının kalmaması ve mal varlığının amacın gerçekleşmesini olanaksız kılacak şekilde azalmış olması, vakfın dağılmış sayılması için yeterli neden olarak kabul edilmekte ise de, bu yetersizliğin araştırılıp belgeleriyle kanıtlanmış olmasının gerektiği-
Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarında, vakfın mal varlığının amacın gerçekleşmesini olanaksız kılacak şekilde azalmış olması, vakfın dağılmış sayılması için yeterli neden kabul edilmekte ise de, bu yetersizliğin araştırılıp belgeleriyle kanıtlanmış olmasının gerekeceği-
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarında, vakfın ekonomik gücünün, gayenin gerçekleşmesine imkan vermeyecek bir düzeyde olduğunun anlaşılması halinde dahi, dağılması için yeterli görülmediği, bu itibarla, amaçlarını gerçekleştirmek için özgülenmiş hiçbir mala ve hakka sahip olmayan bu vakfın dağılmasına (sona ermesine) ve kaydının sicilden silinmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Türk Medeni Kanunu’nun 101. maddesi hükmüne göre vakıf bir özel hukuk tüzel kişisi olup Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 33. maddesinin son fıkrasının yollaması ile Türk Medeni Kanunu’nun 50. maddesi hükmüne göre tüzel kişinin iradesinin organları aracılığı ile açıklanacağı ve organların hukuki işlemleri ve diğer tüm eylemleri ile tüzel kişiyi borç altına sokacakları, organların ancak kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumlu oldukları-
Vakıf senedinin 11. maddesi hükmüne göre kurucular kurulunun üyelerin yarıdan fazlası ile toplanması ve toplantıya "açılışta Yönetim Kurulu Başkanının başkanlık etmesi" gerektiği, oysa dava konusu kurucular kurulu toplantısına Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı’nın katılmadığı ve toplantı salt altı kişi ile yapılmış olup, buna göre toplantı ve karar yeter sayısının sağlanamamış olduğu-
Temel hak ve özgürlüklerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği öngörüldüğünden, "vakıflara üye olma özgürlüğü"nü ortadan kaldıran "Vakıflarda üyelik olmaz." şeklindeki TMK. mad. 101/3'deki kuralın Anayasa’ya aykırılık oluşturduğu ve bu fıkranın iptali gerektiği-
Mevcut durum ve koşullarda vakıf senedindeki amacın faaliyetlerin ve vakıf adının genişletilmesi veya değiştirilmesi zorunluluğunu ortaya koyan herhangi bir gelişme ve buna bağlı olarak vakfedenin isteklerine açıkça uymayacak hallerin varlığı ileri sürülmediği gibi vakfın değiştirilen amacına ve faaliyetlerine uygun olarak gelirinde herhangi bir artış olup olmadığı hususu da araştırılmadan amacın faaliyetlerin ve vakıf adının genişletilip değiştirilmesi niteliğindeki bu hükümlerin aksi düşüncelerle uygun bulunarak tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı-