Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ayrı birer özel hukuk tüzel kişisi olan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının izah edilen hukuki statüleri nazara alınarak personelleri hakkında 6772 s. Kanunun uygulanmasının mümkün görünmediği- Vakıf çalışanlarının da fon personeli olarak telakki edilemeyeceği- Davacı davalı Sosyal Yardımlaşma Vakfı Başkanlığında şoför olarak çalışmakta olup, davalı kurumun niteliği gözönüne alındığında ilave tediye isteminin reddedilmesi gerektiği-
Vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması gerekeceği-
Vakfedilen malın amacın gerçekleştirilmesine en azından başlangıcı itibarıyla yeterli olması ve gelir getirici özelliği taşıması gerekeceği-
Vakfın sona ermesi (dağılması) halinde mahkemece tasfiyeden arta kalan mal ve hakların intikalini düzenleyen 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 27., 26.04.2013 tarih 28629 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıfların Tescil ve İlanı Hakkında Tüzüğün 7. ve Vakıflar Yönetmeliğinin 22. maddeleri ile davalı vakfa ait senedin 25. maddesi uyarınca bir tasfiye kurulunun oluşumu ile borçların tasfiyesinden arta kalan mal ve haklarının nereye devredileceği konusunda herhangi bir karar verilmemiş olmasının doğru görülmediği-
Davacının Türk Medeni Yasası’nın 101. ve devamı maddeleri gereğince vakfın tescilini istediği, bu uyuşmazlıkla ilgili Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün görüş bildirme ve kararı temyiz etme gibi haklarının bulunduğu-
Vakfedilen malın amacın gerçekleştirilmesine en azından başlangıcı itibarıyla yeterli olmasının gerekeceği-
Davacı vakfın tescilini istediğinde bu uyuşmazlıkla ilgili Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün görüş bildirme, temyiz etme gibi haklarının bulunduğu-
Türk Medeni Kanunu’nun 32 ve devamı maddeleri gereğince münhasıran talep edilen gaiplik istekli davanın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görüleceği, ne var ki eldeki davada aslı vakıf olan taşınmazın mutasarrıflarının gaipliği yanında taşınmaz paylarının mahlulen vakfı adına tescil isteği de bulunmakta olup, davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği-
Davalı vakıf tarafından 1935 tarihinde bildirilen beyannamede taşınmazların miktarı, mevkii ve sınırlarının yazılı olmaması nedeniyle bu taşınmazların bahsi geçen beyanname kapsamındaki taşınmazlardan olduğunun Türk Medeni Kanunu'nun 6.maddesi uyarınca davalı Vakıf tarafından kanıtlanması gerekeceği, cemaat vakıflarının 1936 beyannamelerinde belirtilen ve ayrıca vasiyet, bağış, satın alma yolu ile elde edilen taşınmazlar dışında zilyetlikle taşınmaz edinemeyecekleri-
Vakfın kuruluş senedinde belirlenen amacının ve örgütlenme biçiminin, zorunluluk olmadıkça kural olarak vakıf organlarınca değiştirilip genişletilemeyeceği-