Amacı doğrultusunda hiç olmazsa başlangıç için yeterli mal özgülemeyen vakfın tesciline karar verilemeyeceği–
Başlangıçtaki amacın gerçekleştirilmesi olanaksız hale gelmiş ise, vakfedenin, asıl amaca aykırı olmamak koşuluyla vakfın amacının değiştirilmesini isteyebileceği–
«Vakıflarda üyelik olmaz» şeklindeki kuralın nasıl uygulanması gerektiği konusunda yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği günden önce kurulmuş olan ve senetlerinde üyelikle ilgili düzenleme bulunan vakıfların; senetlerinde, sadece yeni üye kaydetmemek koşuluyla, eskiden olduğu gibi üyelerinin hak ve menfaatleri, hukuki durumları, borç ve yükümlülükleri ile ilgili her türlü düzenleme ilave ve değişiklik yapmalarında, üye sözcüğünü veya bunun türevi sözcükleri kullanmalarında yasalara aykırı bir durum bulunmayacağı–
Kuruluş (vakıf) senedinde belirlenen amaçlara yönelik faaliyetlerin yürütülmesi için yeterli malvarlığı (ekonomik gücü) bulunmayan vakfın, hükmen dağılmış olarak sicilden silinmesi gerekeceği–
Vakıf senedinde, uygulamada belirsizliğe ve karışıklığa yol açacak değişiklikler yapılamayacağı–
Yeni Türk Medeni Kanunun yürürlüğünden önce üye olan kişilerin fiilen üyeliklerini sürdürdükleri bir vakfa yapılan üyelik başvurusunun ve itirazının reddine ilişkin kararların da anılan yasanın yürürlüğünden önce olduğu göz önünde tutulduğunda, üyelik başvurusunda bulunan kişinin vakıftan yararlanmasının engellenmesinin adalet ve hakkaniyet kurallarıyla bağdaştırılamayacağı–
Türk Medeni Kanunu'na göre kurulan vakıflara ait paraların Devlet Bankalarına veya Vakıflar Bankasına yatırılması gerekeceği-
Mahkeme kararının kesinleşmesi beklenmeksizin, vakfedilen taşınmazın vakıf tüzel kişiliği adına tescili için tapuya geçici şerh bildiriminin yapılmasının gerektiği, yasal yönden vakfın yapılanmasında üyeliğin mümkün olmadığı, bu nedenle vakfa sonradan alınacak olan kişilerin kurucu sıfatı kazanacağının kabul edilemeyeceği-
«Bir malın vakıf olduğu»nun isbatının, bunu iddia edene düştüğü–