Davacının yaralanmasına bağlı olarak aralarında ortopedi uzmanının bulunduğu heyetten davacı muayene edilmek suretiyle, sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi amacıyla kaza tarihinde yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine ve ekindeki Özür Oranları Cetveli’ne göre yetkili sağlık kurulundan rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davaya konu kazada davacının yaralanması nedeniyle iş kazasına dayalı herhangi bir inceleme yapılıp yapılmadığı, olayın iş kazası olarak kabul edilmiş olması hâlinde davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılan ödemenin miktarı ve niteliği (iş kazası sigorta kolundan olup olmadığı) ile ilk peşin sermaye değeri tutarının ne olduğu, rücuya tabi olup olmadığı hususlarının SGK’dan sorulması, dayanak ödeme belgelerinin temin edilmesi, rücuya tabi ödeme bulunması hâlinde ilk peşin sermaye değeri tutarlarının indirilmesiyle tazminatın hesaplanması için ek rapor alınması ve oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- İtiraz Hakem Heyetince; aracın tescil bilgilerine göre kullanım amacının hususi olması nedeniyle yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faizine hükmedilmesinin doğru olmadığı- 5684 sayılı Kanun'un 30 uncu maddesinin (17) numaralı fıkrası, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 üncü ve AAÜT’nin 17/2 nci maddeleri bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği-
İtiraz Hakem Heyetince; davacıda oluşan yara nedbesinin (skar) keloid veya hipertrofik skar niteliğinde olup olmadığı, vücut yüzeyinin yüzde birinden fazla alanı kaplayıp kaplamadığı hususlarına dikkat edilerek davacının kazaya ilişkin tüm tedavi evrakı eklenip (eksik varsa temini ile) dosyada bulunan sağlık kurulu raporları da irdelenmek ve bizzat muayene edilmek suretiyle kaza tarihinde yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak ve yukarıda açıklandığı şekilde içerisinde plastik cerrahi uzmanının da bulunduğu davacının ikametgahına en yakın yetkili sağlık kurulundan rapor alınıp (kararın davacı tarafından temyiz edilmediği göz önüne alındığında davalının usuli kazanılmış hakları da gözetilerek) sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Davaya konu kazada davacının yaralanması nedeniyle iş kazasına dayalı herhangi bir inceleme yapılıp yapılmadığı, olayın iş kazası olarak kabul edilmiş olması hâlinde davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılan ödemenin miktarı ve niteliği (iş kazası sigorta kolundan olup olmadığı) ile ilk peşin sermaye değeri tutarının ne olduğu, rücuya tabi olup olmadığı hususlarının SGK’dan sorulması, dayanak ödeme belgelerinin temin edilmesi, rücuya tabi ödeme bulunması hâlinde ilk peşin sermaye değeri tutarlarının indirilmesiyle tazminatın hesaplanması için ek rapor alınması ve oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dairemizin yerleşik uygulamaları gereği, hesaplamada TRH 2010 Yaşam Tablosu’nun kullanılması yerinde olmakla birlikte %1,8 teknik faiz ve işleyecek devre bakımından “devre başı ödemeli belirli süreli rant” yöntemi kullanılmasının doğru olmadığı, açıklanan nedenlerle; TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömür süresinin belirlenmesi, %1,8 teknik faiz uygulanmadan ve işleyecek devre bakımından progresif rant formülü kullanılmak suretiyle tazminatın belirlenmesi için bilirkişiden ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacının fiziksel bulgularının yanında tüm tedavi evrakı temin edildikten sonra, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak ve yetkili sağlık kurulundan rapor alınması gerekeceği, söz konusu raporda; özellikle kazadan sonra oluştuğu belirtilen “skar ve ulnar sinir hasarı” olarak nitelendirilen rahatsızlık nedeniyle davacıda sürekli iş göremezliğin oluşup oluşmadığı, kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığı, ömür boyu sürüp sürmeyeceği hususlarına yer verilerek ve bizzat muayene edilmek suretiyle içerisinde nöroloji uzmanı bulunan yetkili sağlık kurulundan gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp davacı tarafından kararın temyiz edilmediği göz önüne alındığında davalının usuli kazanılmış hakları gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Davacının, sigortalı aracın sürücüsü olan kardeşi ile birlikte seyahat halinde iken kazanın meydana geldiğinin sabit olduğu, bu durumda davacının, araç sürücüsünün ehliyetsiz olduğunu bildiği hâlde bu araca kendi isteğiyle bindiği, yaralanması ile neticelenen kazanın meydana gelmesine, dolayısıyla muhtemel zararı doğuran fiile razı olduğu anlaşıldığından, TBK’nın 52 nci maddesi gereğince Dairemizin yerleşik uygulamasına göre %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının belirlenmesi gerekeceği-
İtiraz Hakem Heyetince kaza tarihi itibari ile yürürlükteki Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca, içerisinde ortopedi uzmanın da bulunduğu heyetten usulüne uygun, denetime ve karar vermeye elverişli olacak şekilde, davacının muayenesi yapılarak, tüm tedavi belgeleri ve süreci incelenmek sureti ile davacının sürekli maluliyet oranı bulunup bulunmadığının ve sürekli maluliyeti bulunuyorsa maluliyet oranının belirlenmesi amacıyla en yakın üniversite hastanesinden yeni bir rapor alınarak (ve temyiz edenin sıfatına göre usuli kazanılmış haklar dikkate alınarak) sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Kaza tespit tutanağı ve alınan kusur raporu arasında çelişki bulunduğu, zira kaza tespit tutanağında kavşakta ilk geçiş hakkını vermemek kuralını davalıya sigortalı sürücünün ihlal ettiği belirtilirken, kusur raporunda davacının ihlal ettiği kabul edilerek rapor ihdas edildiği ve kusur raporuna itibar edildiği, yargılama makamlarınca çelişkili raporlardan birine neden itibar edildiği, diğer raporun neden tercih edilmediği gerekçelendirilmeli veya her iki rapor arasındaki çelişkiyi gideren üçüncü bir rapor alınması gerekeceği-
Dosyanın incelenmesinde; kaza sonrasında düzenlenen ve dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağıyla;" davalı sigorta şirketi sürücüsünün Karayolları Trafik Kanunu'nun (KTK) 84 üncü maddesini ihlal ettiğinin ve asli kusurlu olduğu, davacının işleteni olduğu ancak yolcusu olarak bulunduğu araç sürücüsünün kusurunun olmadığı"nın tespit edildiğinin, kaza sırasında davacının yolcusu olduğu araçtan indiği sırada kazanın gerçekleştiği ve yaralandığının belirlendiğinin, Uyuşmazlık Hakem Heyetince yargılama sırasında dosyaya sunulan 23.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda ise; "davalıya sigortalı otomobil sürücüsü ............'ın aracının hızını, aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı, kazayı yetkililere bildirmeden veya bunların izni olmadan, kaza yerinden ayrıldığından dolayı % 50 eşit oranda kusurlu olduğu, davacının yolcusu olduğu araç sürücüsü .............'ın yerleşim dışı karayolu üzerinde zorunlu ve gerekli tedbirleri almadan durduğu, araç içinde bulunan yolcuları karayolu üzerine çıkardığı için %50 -eşit oranda kusurlu olduğu...” şeklinde açıklamalara yer verildiğinin, itirazlar üzerine dosyaya sunulan 03.01.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda da; her iki tarafın eşit kusurlu olduğunun bildirildiğinin, ancak Uyuşmazlık Hakem Heyetince bu raporlardan ikincisine itibar olunarak hüküm kurulduğunun anlaşıldığı, yargılama makamlarınca çelişkili raporlardan birine neden itibar edildiğinin, diğer raporun neden tercih edilmediğinin gerekçelendirilmesi veya her iki rapor arasındaki çelişkiyi gideren üçüncü bir rapor alınması gerekeceği-
İtiraz Hakem Heyetince; kaza sonrası tüm tedavi belgeleri getirtilerek davacının %3 oranında sürekli iş göremezliğini belirleyen ödemeye esas alınan rapor, davacının dosyaya sunduğu 18.10.2021 tarihli İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinden verilen rapor ve Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından alınan raporun karşılaştırılarak ilk rapor ile sonraki raporlar arasında maluliyet oranının belirlenmesine etki eden fiziksel ve fonksiyonel arazlarda zaman içinde gelişim olup olmadığını, özellikle ödeme tarihinden sonra artan maluliyeti olup olmadığı, maluliyete ilişkin raporlar arasındaki farklılığın sebebinin araştırılması, yaralamanın hangi tarihte tedaviyle tamamen sona erdiği, maluliyetin artmasına ilişkin gelişen durumların olup olmadığı, ilk alınan maluliyet raporunda saptanan ve değerlendirmeye alınan tıbbi bulgular ile davada esas alınan raporda dikkate alınan tıbbi bulguların aynı olup olmadığı, ilk rapordan sonra ortaya çıkan arazların bulunup bulunmadığı, var ise dava konusu kazayla bağlantısı olup olmadığı hususlarında, yeni bir sağlık kurulu raporu alınması gerekeceği, söz konusu raporun, oluşturulacak farklı bir uzman doktor heyetince, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, bağlı oldukları mevzuat uyarınca sağlık kurulu raporu vermeye yetkili hastaneler veya sağlık kuruluşları tarafından çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak ve bizzat muayene edilerek düzenlenmesi gerekeceği-
Murisin vefatı sonrası, ölüm belgesinde ölüm sebebi olarak "Akut Miyokard Enfarktüs ve önceki nedenler Kronik obstrüktif akciğer hastalığı, akut alevlenmeler ile tanımlanmamış..." yazıldığı, dosya içerisinde bulunan hayat sigortası başvuru formunda, murisin, sağlığı ile ilgili sorulara hayır cevabı verdiğinin görüldüğü, mahkemece murisin poliçe tanziminden önceki hastalıkları ile ölümü arasında illiyet bağı olup olmadığı konusunda uzman doktordan rapor alınmadan, davanın kabulüne karar verilmesinin eksik incelemeye dayalı olduğu, o halde; mahkemece murisin poliçe öncesindeki tüm tedavi kayıtlarının dosyaya temini sağlanıp, Adli Tıp Kurumundan heyet raporu alınarak sigortalı murisin tedavi gördüğü ve gizlendiği iddia edilen hastalıkları ile ölüm rizikosu arasında doğrudan illiyet bağının olup olmadığı, başka bir anlatımla ölümün gizlenen hastalıktan meydana gelip gelmediği tespit ettirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-