Haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin davada, Yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına karar verilmesi gerektiği-
Çekişmeli taşınmazın 2/B niteliğiyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğunun ve kullanıcısının tespitine yönelik davada, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 s. Kanun hükümlerine göre 06.09.1940 tarihinde ilk orman tahdidi; daha sonra 27.06.1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 6831 s. Kanunun 3302 s. K. ile değişik 2/B uygulaması bulunmakta olup, ayrıca, 2010 yılında 3402 s. K'da değişiklik yapan 5831 s. K. ek-4. maddesine göre yapılan kadastro çalışmaları bulunduğundan, çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tutanağı tutulmadığı belirlenmiş olması nedeniyle davalı Hazineye yönelik davanın görev yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- Hükme dayanak orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmaz bölümünün kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı belirlenmiş olması nedeniyle davanın tamamı yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, görevli mahkemenin gösterilmemiş olması, ve görevsizlik kararı ile birlikte yargılama giderine hükmedilmesi (HMK. mad. 331/2) isabetsiz ise de, bu hususun hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyeceği-
Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davaya bakma görevinin idari yargıya ait olduğu; yargı yolunun değişmesi nedeniyle harç, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden de karar verilmesi gerekirken, bu giderlerin görevli mahkemece ve görevsizlik kararından sonra yargılamaya görevli mahkemede devam edilmediği takdirde talep halinde HMK. mad. 331/1 gereğince hükme bağlanmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Yeni iktisap ve işyeri ihtiyacı nedeniyle tahliye istemine ilişkin olarak konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de, yargılama ve vekalet ücreti bakımından tarafların haklılık durumunun araştırılması gerektiği-
Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olduğu, bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkin ise, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da dava açılabileceği-