Hakimin, nüfus kayıtlarında düzeltme yapılmasına karar verirken, bu kayıtlar arasında çelişki yaratmamaya veya hayatın olağan akışına ters düşecek durumlara yol açmamaya özen göstermek durumunda olduğu-
Bir kadının üç ay yirmi bir günlük süre içerisinde ikiz veya iki kez doğum yapmasının tıbben mümkün olmadığı açık olup, hakimin, nüfus kayıtlarında düzeltme yaparken bu kayıtların diğerleri ile çelişik olmamasına özen göstermesinin, böyle bir sonucu doğuracak kararlar vermemesinin gerektiği-
Davanın açıldığı tarih itibariyle ergin ve medeni hakları kullanmaya yetkili bulunduğu anlaşılan davacının, doğum tarihinin düzeltilmesi davasını doğrudan kendisinin açması gerekirken, anne ve babasının böyle bir davayı açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gözetilmeden davaya bakılıp işin esası hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
25 yaşından sonra tıbben yaş tespiti mümkün olmadığı gibi kayden 25 yaşın üzerinde olan davacının yaşının düzeltilmesi için bu bilgi ve belgelerin yeterli sayılamayacağı, ilgilinin doğum tarihi ile tanıkların dinlendiği tarih arasında uzunca bir zaman geçtiğinden beyanlarında yanılgı olasılığının da bulunmadığı, o halde, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davaları kişiye sıkı sıkıya bağlı haklara ilişkin davalar olduklarından, bunların bizzat kaydının düzeltilmesi istenen kişi tarafından açılması gerektiği Yargıtay uygulamalarında kabul edilmekte ise de, çoğun içinde azın da bulunduğu kuralı uyarınca düzeltme isteminin aynı zamanda tespiti de içeriğinden, davacının salt düzeltme isteminde bulunmasının tespit kararı verilmesine engel oluşturmayacağı-
Nüfus kaydında sağ gözüken kişinin ölü olduğunun tespiti için açılan davada öldüğü iddia olunan kişinin tüm mirasçılarının davalı olarak yer alması gerekeceği-
Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının, düzeltmeyi isteyen kişinin yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmasının gerekeceği-