Küçüğün velayet altında olduğu hususu da dikkate alındığında böyle bir davayı açma hak ve yetkisinin doğrudan doğruya velayet hakkı sahiplerine ait olduğu, bunların diğer vatandaşlar gibi harç vb. yükümlülüklerini yerine getirerek böyle bir davayı gerek gördükleri takdirde her zaman açabilecekleri, Cumhuriyet savcılarının dava açma yetkilerini kanunun düzenlediği, kendilerine kanunla verilmemiş bir yetkiyi kullanarak bu tür bir dava açmalarının usul ve yasaya uygun olmadığı-
Yaşının düzeltilmesi istenenin Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu Raporunda 30-31 yaşında olduğunun belirtildiği, Yargıtay uygulamalarına, adli tıp kurumunun kararlılık kazanmış bilimsel görüşlerine göre, 25 yaş üzerindeki kişilerin yaşlarının kesin olarak belirlenmesi mümkün bulunmadığından sözü edilen rapora itibar edilerek yaş düzeltme kararının verilemeyeceği-
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden dinlenen tanıklar ile davacıların beyanlarında K.'in 1990 yılının Eylül ayında doğduğunun belirtildiği, mahkemece Eylül ayının otuz birinci günü olmadığı dikkate alınarak davacılardan ve tanıklardan yaşının düzeltilmesi istenen K.'in Eylül ayının hangi gününde doğduğu sorulup araştırılarak tespitinden sonra bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı-
Nüfus kaydının düzeltilmesi davaları kamu düzenine ilişkin olup, bu davalarda gerekirse mahkemece kendiliğinden araştırma yapılmasının gerekeceği, soyut tanık beyanıyla nüfus kaydının düzeltilemeyeceği-
Nüfus kaydının düzeltilmesi davaları kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan, hakimin, kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği bulgulara göre, kayıtlarla çelişki yaratmayacak şekilde karar vermek zorunda olduğu-
Dosyaya getirtilen nüfus kayıt örneğinden, doğum tarihinin düzeltilmesi istenilen A.'un E.e adlı ikiz kardeşi olduğu anlaşılmasına karşın mahkemece iki kardeşin birlikte tam teşekküllü bir sağlık kuruluşuna sevk edilerek ikiz olup olmadıkları konusunda heyet raporu alınıp bu husus açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme ve yetersiz araştırmayla davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
25 yaşından sonra tıbben yaş tespiti mümkün olmadığı gibi kayden 25 yaşın üzerinde olan davacının yaşının düzeltilmesi için bu bilgi ve belgeler yeterli kabul edilemeyeceği gibi ilgilinin doğum tarihi ile tanığın dinlendiği gün arasında uzunca bir zaman geçtiğinden bu beyanlarda yanılgı olasılığının da yüksek olduğu, o halde, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Adı geçen çocukların ikiz olup olmadıklarının belirlenmesi açısından her iki çocuk birlikte Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek, ikiz olup olmadıklarını da açıkça gösterecek biçimde rapor alınması gerekirken, tanıkların soyut anlatımı ile yetinilerek karar verilmesinin doğru olmadığı-
Yargıtay uygulamalarına göre kişinin doğum tarihinin, ana-baba ve kardeşlerinin doğum tarihleri ile çelişki yaratmayacak biçimde düzeltilmesinin gerektiği-
Davacıların bu davayı açmakta hukuki menfaatleri olduğu anlaşılmakla, davanın esasına girilip deliller toplanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiği-