Sınırları dağ, tepe gibi istikamet gösteren veya değişken nitelikli olan taşınmazların kayıtta yazılı miktarı esas olup düzeltme kararı verilemeyeceği-
Taşkın yapılardan ötürü açılan temliken tescil hakkının kullanılabilmesi için inşaatı kendi iradesiyle yapan kişinin iyiniyetli olması gerekeceği ancak her iki taraf da mülkiyeti kazandıklarında taşkın yapı kısmen onların çap kayıtları içinde bulunuyorsa, çapa bağlı bir taşınmazı satın alan kişinin, çap kaydı kapsamı dışındaki bir yerle ilgili olarak iyiniyet iddiasında bulunamayacağı-
Bir taşınmazın bir başka köyün idari sınırları içerisinde kalmış olması da mutlaka o taşınmazın idari sınırları içerisinde kalan köy ya da belediyeye ait olduğunu göstermeyeceği-
Çapa bağlı bir taşınmazı satın alan kişinin, çap kaydı kapsamı dışındaki bir yerle ilgili olarak iyiniyet iddiasında bulunamayacağı-
Davalı tarafından söz konusu taşınmaza “Yüksek Gerilim İndirme Merkezi” ile “Hizmet Binası” inşa edildiği anılan tesislerin çok geniş bir alana elektrik dağıtım hizmeti gerçekleştirdiği, taşınmaz üzerinde usulen inşa edilen tesis ve yapıların taşınmazın mütemmimi haline geldiği, yıkım isteği de bulunduğuna göre taşınmazın diğer paydaşının davada yer almasının zorunlu olduğu-
Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanun'un 719, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca kapsam belirleneceği, sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınmasının zorunlu olduğu-
Ortak sınıra ilişkin uyuşmazlıkta mahkemece taraf tapularındaki miktarlar göz önünde tutularak taşınmazların yüzölçümleri arasında orantı kurularak taraflar arasında paylaştırılmak suretiyle tapu kapsamlarının ve ortak sınırın saptanması gerekeceği-
Kıyı kenar çizgisi belirlenirken, öncelikle idare tarafından 3621 sayılı Kanunun 9. maddesi hükmüne göre "kıyı kenar çizgisi" haritasının düzenlenip, düzenlenmediğinin araştırılması, ondan sonra, üç jeologtan oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılması; harita düzenlendiğinin ve 28.11.1997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtildiği şekilde işlem gördüğünün, böylece davanın tarafların bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda "kıyı kenar çizgisi" düzenlendiği haritaya değer verilerek saptanması gerekeceği, harita düzenlenmediğinin ya da düzenlenip de 5/3 sayılı kararda yazılı olduğu gibi bizzat bildirim yapılmadığının veya ilanen bildirime karşın, idari yargıya başvurulmadığının ortaya çıkması halinde ise, kıyı kenar çizgisi, bilimsel verilerden ve düzenlenmiş olmakla birlikte bağlayıcılık niteliğini kazanamamış haritadan yararlanılarak belli edilmesi gerekeceği-
Kaydın ilk oluştuğu tarihten itibaren değişmediği saptanmadıkça yol, sırt, dere gibi sınırların sabit sınır olarak kabul edilemeyeceği-
Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi uyarınca kapsam belirleneceğinin kuşkusuz olduğu, ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesinin, gitti kayıtlarının, yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip, doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılmasının, doğru esasa dayanmıyorsa, ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi, ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesinin, böylece yanların dayandığı, usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan, dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılmasının gerekeceği-