Hesap kat ihtarnamesinin gönderilip tebliğ edildiği ve ihtarnameye borçlu tarafından itiraz edilmemesi halinde, İİK. mad. 150/ı gereğince, hesap kat ihtarnamesindeki miktarın kesinleşmiş olacağı ve bu durumda, borçlunun alacak miktarına yönelik iddialarının icra mahkemesinde ileri sürülmesinin mümkün olmadığı; ancak İİK. mad. 149/a; 33/1-2 uyarınca, itfa ve imhal nedeniyle icranın geri bırakılmasını talep edebileceği ve takipte istenilen miktarın ihtarnameye uygun olmadığını ve itiraz edilmeksizin kesinleşen hesap kat ihtarnamesinin düzenlendiği tarihten, borçlunun temerrüde düştüğü tarihe kadar işleyen akdi faiz ile bu tarihten takip tarihine kadar işleyen temerrüt faiz miktarını, ayrıca işleyecek faiz oranını şikayet konusu yapabileceği- İtiraz edilmeksizin kesinleşen hesap kat ihtarnamesinin düzenlendiği tarihten, borçlunun temerrüde düştüğü tarihe kadar işleyen akdi faiz ile bu tarihten takip tarihine kadar işleyen temerrüt faiz miktarı ile işleyecek faiz oranı alacaklının talebi gözetilmek ve kredi sözleşmesi hükümleri de göz önüne alınmak suretiyle incelenmesi gerektiği-
Şikayetçi ipotek borçlularına, icra emri gönderilebilmesi için, alacaklı tarafından, kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adreslerine, noter aracılığı ile hesap kat ihtarının gönderilmesi gerekeceği, bu hususun kamu düzeninden ve takip şartı olup, İİK'nun 16/2. maddesi gereğince süresiz şikayete tâbi olduğu ve mahkemece re'sen nazara alınması gerekeceği-
Takip dayanağı ipotek, limit (üst sınır) ipoteği niteliğinde olup, alacaklı ve borçlular arasında cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir kredi ilişkisi bulunmadığı gibi, alacaklının da kredi veren kuruluş(banka) niteliğini haiz olmadığı, dolayısıyla, taraflar arasında İİK.'nun 150/ı maddesinde açıklanan koşullarda cari hesap ve kredi ilişkisi söz konusu olmadığından icra emri gönderilmesine olanak tanıyan anılan maddenin olayda uygulanma yerinin bulunmadığı, diğer taraftan, takip konusu ipoteğin, İİK.'nun 149. maddesinde düzenlenen kesin borç ipoteği mahiyetinde olmadığı da kuşkusuz olduğundan, alacaklı tarafından sözü edilen maddelere dayanılarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapılması mümkün olmayıp, yapılan takibin usulsüz olduğu-
Borçlu (krediyi kullanan) şirketin “İ.paşa Mah. H. Veli Camii Cad. No:46 (bu kısımdan tükenmez kalemle ok çıkarılarak “No:42” şeklinde düzeltme yapılmıştır) Ş.bey/Gaziantep” adresine gönderilen ...........Noterliği'nin ...........ihtarnamesi, “adreste çalışan isim ve imzadan imtina etmesi üzerine 7201 sayılı Kanun'un 21. maddesi gereğince bağlı bulunduğu mahalle muhtarı ...imzasına tebliğ edilmiş olup düzenlenen 2 nolu ihbarname muhatabın kapısına yapıştırılmıştır. Durumdan en yakın komşusu No: 40/A’da (Aygaz) haberdar edildi. Çalışan bay isim vermedi.” şeklinde şerh ile 22/04/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup şikayetçi şirketi temsile yetkili kişinin adreste bulunup bulunmadığı tespit ve tevsik edilmeksizin yapılan işbu tebliğ işlemi Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerine aykırı olarak yapıldığı, bu durumda kredi borçlusuna, hesap kat ihtarnamesinin usulüne uygun tebliğ edilmediği, usulsüz tebliği öğrenme tarihinin takip tarihinden sonraki bir tarihe denk geldiği anlaşılmakla takip tarihinden önce kredi borçlusuna yöntemince hesap kat ihtarnamesi tebliğ edilmeden borçlu ve ipotek veren hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapılamayacağı, buna göre; İİK'nun 150/ı maddesinde belirtilen şartlar oluşmadığından, mahkemece, icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan ilamlı icra takibinde borçlu; öne sürdüğü nedenlerle takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olmakla, kararın yasal dayanağı olan İİK'nun 150/ı maddesinde tazminat öngörülmediği halde, borçlu aleyhine tazminata da hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Alacaklı banka tarafından borçlulara İİK’nun 150/ı maddesinde belirtildiği şekilde noter aracılığıyla ihtarname gönderilmiş olup, bu ihtarnamenin borçlulara tebliğ edildiği anlaşıldığından, ipoteğin limit ipoteği olmasının ve ihtarnameye süresi içinde itiraz edilmesinin, borçluya icra emri gönderilmesine engel teşkil etmeyeceği, ancak borçlular tarafından hesap kat ihtarnamesine sekiz günlük yasal süre içerisinde itiraz edildiğinden krediyi kullandıran taraf (alacaklı) alacağını 68/b maddesi çerçevesinde diğer belgelerle ispatlayabiliyorsa, borçluların şikayetinin reddedileceği-
Mahkemece, alacak miktarının ve varsa borçlular tarafından yapılan ödemelerin belirlenmesi için takibin dayanağını oluşturan kredi hesapları ile ilgili, kredinin kullandırıldığı banka şubesindeki kayıt, defter ve tüm belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle, alacaklının İİK'nun 68/b maddesi çerçevesinde alacağını diğer belgelerle ispat edip edemediği Yargıtay incelemesine imkan tanıyacak şekilde denetlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği- TMK'nun 851. ve 881. maddelerinde ifadesini bulan ve muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen üst sınır (limit) ipoteğinde, borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan, taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceğinin ipotek akit tablosundaki limitle sınırlandırıldığı, TMK'nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının, bu limiti aşmasının mümkün olmadığı-
Şikayetçi yönünden limit fazlası takip miktarının iptali gerekeceği, zira borcun teminatı olan taşınmazın sorumluluğunun limitle sınırlı olduğu- İİK. 150/ı uyarınca çıkarılan hesap kat ihtarına itiraz olmaması ihtarda yazılı miktarın o takip yönünden kesinleşmesini sağlar ise de bu hususun, kat ihtarı tarihi ile takip tarihi arasında işleyen faizin bilirkişi aracılığı ile hukuka uygun talep edilip edilmediğinin incelenmesine engel olmadığı-
Mahkemece, borçlunun tebligattaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasının bilirkişi marifetiyle tespit edilerek araştırılması gerektiği, yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliği edilmediği iddiasının sübutu halinde borçlu hakkında limit ipoteğine dayalı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra emri göndermek suretiyle takip yapılmasının mümkün olmadığı, bu durumda takibin değil, icra emrinin iptali gerekeceği, hesap kat ihtarı tebliğinin usulüne uygun olduğunun tespiti halinde ise, taraflar arasında düzenlenen borç yapılandırma sözleşmesine uyulup uyulmadığı değerlendirilmesi, yapılandırma sözleşmesinin ihlal edildiğinin tespiti halinde yapılandırma sözleşmesi yok hükmünde sayılarak borçlunun anılan sözleşmenin ikinci maddesi hükmü uyarınca hesap kat ihtarından sonraki döneme ilişkin ödeme iddiasının ve faize ilişkin itirazlarının yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınmak suretiyle incelenerek sonuca gidilmesi gerekeceği-
"Konut finansman sözleşmesi" kapsamında tesis edildiği anlaşılan ipoteğe dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçilip borçluya İİK'nun 150/ı maddesi kapsamında icra emri gönderildiği, bu durumda, borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, borcun muaccel olup olmadığı, muaccel olan borcun miktarı ve faizinin, yapılan özel sözleşmelerin koşullarında değerlendirilmeden sonuca gidilmesi mümkün olmadığından ilam niteliği bulunmayan belgeye yönelik şikayetin, süresiz olarak ileri sürülebileceğinin kabulü gerekeceği, o halde, alacağın varlığı ve miktarı, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında yargılama yapılmasını zorunlu kıldığından, mahkemece, şikayetin kısmen kabulü ile bu yönde bir ilâm alınmadan başlatılan takibe ilişkin icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-