Davacının olay tarihindeki yaşı itibari ile olayın vahametini algılayabilecek bir yaşta olmaması nedeniyle manevi tazminatın reddine karar verilemeyeceği; olayın meydana geldiği anda çocuğun yaşının dikkate alınmayacağı- Bir kişinin haksız fiil ile ölümü halinde ölenin yakınlarına manevi tazminat hükmedilebileceği- Murisinin ölümü nedeni ile TBK m. 53 gereğince destekten yoksun kalma tazminatı ve TBK m. 56 manevi tazminat istemine ilişkin dava ödeme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılmış olup, ödemeye ilişkin belgenin makbuz hükmünde sayılıp sayılamayacağı ile ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkta, mahkemece yapılacak işin, ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi olduğu; bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarı karşılaştırılarak ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekeceği, şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanması, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak (güncelleme), hesaplanan tutardan mahsup edilmesi gerektiği-  Kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerektiği-
Dava konusu haberde, olaylı geçen bir Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra geçmişe atıfta bulunularak, iki klüp arasındaki maçların geçmişte de olaylı geçtiği ve davacının bir maçtan sonra gözaltına alınarak hakkında adli soruşturma başlatıldığı hususu çarpıcı bir başlıkla okuyucuya sunulmuş olup, haberde, davacıyı aşağılama ve küçültme kastının bulunmadığı, eleştiri sınırlarının aşılmadığı, davacının kişilik haklarına yönelik bir saldırının söz konusu olmadığı anlaşıldığından basın yoluyla kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat isteminin tümden reddi gerekeceği-
Davacının dairesinin güneş enerjisi sisteminin su sızdırması nedeniyle zarar görmesi halinde başka yerde kalmak zorunda kalmasının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı, davacı lehine manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarının adalete uygun olması gerektiği (818 s. BK. mad. 47)- Haksız fiil nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat talebiyle açılan davada, olay tarihi, olayın gelişimi, yaralanma derecesi gibi ilkeler nazara alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu, daha uygun düzeyde tazminata hükmedilmesi gerektiği- 
Haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, istek halinde faizin, haksız eylemin vuku bulduğu (zararın ortaya çıktığı) tarihten itibaren işletilmesi gerektiği-
Mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanma ve malul kalma nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacının daimi işgöremezlik oranı ve kusur oranları gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde biraz daha az manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin uygun görülmediği-
Mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu evladın ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacılar için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Haksız eylem nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, zamanaşımı süresinin olay tarihinde yürürlükte bulunan BK'nun 60/1-2. maddelerine göre belirlenecek olup, fakat, davalının eyleminin aynı zaman da suç teşkil etmekte olduğundan, eylemin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nun 265 inci maddesine göre görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu, bu suçta zamanaşımı süresinin 8 yıl olup, eylem tarihine göre zamanaşımı süresinin geçmediği-
Ceza mahkemesince belirlenen maddi olgular hukuk hakimi yönünden de bağlayıcı olduğundan ceza davasının kesinleşen kararında "haksız fiil faili hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmamış olması" durumunda zarar gören lehine hükmedilen tazminat miktarından "bölüşük durumda" kusur nedeniyle indirim yapılması gerekmediği-
Olayın meydana geliş şekli ve davacıdaki yaralanmanın niteliği dikkate alındığında davacılar için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir miktar daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda beden gücü kaybına uğrayan davacının 18 yaşından itibaren kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek, bu yaştan itibaren zarar hesabı yapılmış ise de, davacının sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiği-