Davacının davalılardan satın aldığı araçta gizli ayıbın olup olmadığı, davalı tarafından verilen servis hizmetinin uzaması nedeniyle kiralanan araç yüzünden uğranılan zararların talep edilip edilemeyeceği ve varsa zararın miktarı noktalarında toplanan uyuşmazlıkta; satıcı ve imalatçının aracın gizli ayıbından kaynaklanan tamir nedeniyle alıcının uğramış olduğu tüm zararları ödemekle yükümlü olduğu, kiralanan araç için aracın tamirde kaldığı süre için talep edilen zararın davacının gerçek zararı olduğunun anlaşıldığı, bu miktarın hüküm altına alınması gerekirken hatalı değerlendirme ile makul tamir süresinin aşan kısmın tazminine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler aksine hüküm bulunmadıkça diğeri için de ticari sayılacağı ve davacıların alacağın avans faizi ile tahsilini isteyebileceği-
Satın alınan araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğünce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtları ve tramer kayıtları getirtilerek gerektiğinde konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak arızaya sebep olan ayıbın satımdan önce mi sonra mı olduğu yönünde tespite yer vererek, buna uygun karar verilmesi gerektiği-
Bozma kararında belirtildiği üzere, rögar kapaklarının 30-40cm yukarıda kalacak şekilde yapılması, spor alanları ve yürüyüş parkurlarının site sınırları dışında yapılmış olması hususlarının açık ayıp kapsamında olduğu anlaşıldığından, belirtilen hususlara ilişkin bedeller dahil edilmeksizin belirlenen bedele hükmedilmesi gerektiği-
Araçtaki arızanın imâlat hatasından kaynaklandığı ve açık ayıp niteliğinde olduğu sabit olduğundan, bilirkişi tarafından tekrar inceleme ve değerlendirme yapılmasını gerektiren teknik bir konu bulunmadığı- Araçtaki imâlat hatasından kaynaklanan açık ayıp nedeniyle davacının, eBK. 203 uyarınca aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini yönündeki talebinde haklı olduğu-
Satın aldığı telefonun "ayıplı olduğu" iddiasıyla sözleşmeden dönme hakkını kullanarak bedel iadesi talep eden tüketicinin, ispat noktasında da dava dışı telefon onarım şirketinin sevk irsaliyesine dayandığı olayda; bilişim ve yazılım uzmanı bilirkişi tarafından tüketiciye en son teslim edilen üründe hiçbir ayıp ya da kullanıma engel kusurun bulunmadığının ve telefonun sorunsuz çalıştığının tespit olunduğu, ses düğmesi dışında herhangi bir şikayetin bulunmaması karşısında, (bozma kararında belirtilen şekilde) yeniden inceleme yapılmasının esasa etkili olmayacağı, servis tarafından cihaz teslim edilirken arızalı olduğu yönünde ibare eklenmesinin somut olayda tespit olunan maddi gerçek karşısında tek başına hüküm ifade etmeyeceği-
Davacının satın aldığı aracın motor kaputunda üretimden kaynaklı hata bulunduğundan şüphe ederek yetkili servise başvurduğu, yapılan incelemede 02.08.2012 tarihli iş emrinden anlaşıldığı üzere kaputun sökülüp tekrar takıldığı ve boyanmış olduğunun tespit edildiği, bunun üzerine davalı şirkete ait servise götürülen araç üzerinde yeniden inceleme yapılıp boya kalınlık değerleri dava dışı üretici firmaya bildirildiği, ihbar olunan bu firmadan gelen cevapta ise boya kalınlıklarının fabrika speklerinde olduğunun ifade edildiği, bu aşamada gerek davalı gerekse ihbar olunan firma tarafından araçtaki boyanın orijinal olmadığı, sonradan atıldığı yönünde herhangi bir tespitte bulunulmadığı ve böyle bir iddia dile getirilmediği, tam tersine, yapılan incelemede boya kalınlığının normal değerler içerisinde olduğu; bu açıklamayla tatmin olmayan tüketicinin ihtilafı mahkeme önüne taşıdığı ve mahkemece otomotiv öğretim üyesi bilirkişiden alınan raporda yer yer aracın diğer bölümlerine kıyasen iki kat kalınlığa ulaşan motor kaputundaki boyama işleminin uygulanan astar ve boya ile işçilik gibi unsurlar göz önünde bulundurulduğunda aracın tüketiciye tesliminden önce yapıldığı ihtimalini ortaya koyduğu ve gerek iş emirlerindeki notlar gerekse motor kaput menteşelerindeki sıyrıklar dikkate alındığında motor kaputunda aracın tüketiciye tesliminden önce sökme, boyama ve takma işlemlerinin yapıldığı ve aracın gizli ayıpla satıldığı kanaatine varıldığının mütala edildiği, taraflar arasındaki tüm bu süreç ve dosyaya yansıyan deliller birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda dava konusu aracın üretimden kaynaklı gizli ayıbının bulunduğunun davacı tarafça ispatlandığı, davalı vekili bilirkişi raporuna itirazında rapordaki görüşün ihtimale dayalı olarak kurulduğu, aracın davacı elindeyken de hasar görmüş olabileceğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini savunmuş ise de tüketicinin kendilerine başvurusu sonrasındaki incelemelerinde ve davaya cevabında bu yönde hiçbir itirazda bulunulmadığı ve herhangi bir delil sunulmamış olduğundan bu itirazın yerinde görülmediği, hâl böyle olunca, davacının ayıp iddiasını ispatladığı gözetilerek aksi yöndeki bozma kararına direnilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
Mahkemece alınan bilirkişi raporlarına göre davaya konu aracın kilometre sayacında oynama olduğu sabit ise satışa konu aracın hukuki ayıplı olduğunun kabul edileceği- Ayıp nedeniyle satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde Yargıtayca "nisbi metod"un benimsendiği- Ayıplı aracın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin; satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile, ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oranın, satış bedeline uygulanması gerektiği-
Alıcının satın aldığı araçla ilgili olarak; Trafik Şube Müdürlüğünce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, Tramer kayıtlarını Tramer'e sms atarak bilgi edinme yükümlülüğünün olmadığı- Satışa konu aracın hukuki ayıplı olduğu ve ayrıca satıcının, ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağı-
Aracın “0” km olarak sahibine teslim edildikten sonra, ardı ardına gerçekleşen arızalar nedeniyle birçok parçasının tamamen değiştirildiği; yapılan onarımlar sonucu arızaların giderilmiş olduğu; ancak bu arızaların giderilmesi amacıyla aracın birçok parçası değiştirilip, böylece aracın orijinal hâlini kaybettiği gibi, motorun da tamamen demonte edilerek parçalarının değiştirilmesinin gizli ayıp niteliğinde bulunduğu, arızalar giderilse bile alıcının araca duyduğu güvenin sarsılması nedeniyle araçtan beklediği yararı, konforu ve perfonmansı sağlayamadığı, davacı tarafça değişiklik talebi iletilmesine karşın, davalı yanın bu istemi yerine getirmediği, alıcının değer düşüklüğüne ilişkin zararı giderilerek de olsa aracı bu şekilde kullanmaya zorlanamayacağı, araçtaki bu nitelikte arızaların giderilmesinin aracın gizli ayıplı olduğunu ve değiştirilmesi şartlarının gerçekleşmediğini göstermeyeceği- "Bilirkişi raporunun yeterli olmadığı, araç üzerinde teknik inceleme yapılarak ayıpların onarıma rağmen devam edip etmediği, arızaların onarımından dolayı araçta bir değer kaybının olup olmadığı, davacının ücretsiz onarım talebinin içeriği, onarımdan dolayı araçta bir değer kaybının bulunup bulunmadığı, araçta meydana gelen arızaların sıklığı ve niteliğinin tespiti ile sonucuna göre, hak ve menfaatler dengesini aşırı ölçüde bozması halinde ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme ya da misli ile değiştirme hakkının olup olmadığı da değerlendirilerek sonuca varılması gerektiği gerekçesiyle bozma kararı genişletilmek suretiyle kararın bozulması gerektiği" yönündeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor