MK’nun 1007. Maddesi uyarınca hazinece ödenen tazminatların rücuen tahsili davasında, davalıların tazminattan kusurları oranında sorumlu olduğu-
Tapu kaydının tutulmasından doğan tüm zararlardan, tapu kaydını yöntemine uygun tutmayan, özel mülkiyete konu olamayacak yere tapu düzenleyen Hazine verdiği zarardan sorumlu olduğundan, yerel mahkemece Hazinenin sorumlu tutulmuş olmasının doğru olduğu-
Kadastro işlemlerinden kaynaklanan sorumluluk Türk Medeni Yasası'nın 1007. maddesi kapsamında olduğundan, davaya adli yargı yerinde bakılması gerektiği-
Kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı tespit edilen ve rızaen terkini sağlanan taşınmaza ilişkin TMK’nun 1007.maddesi uyarınca açılan tazminat davasının reddi gerekeceği-
Tapu sicilindeki hatanın sonradan düzeltilmesi sebebiyle davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair kararın; düzeltme tarihinin belirlendikten sonra verilmesinin usul ve yasaya uygun olacağı-
Dava konusu taşınmaza ait tapu kaydından taşınmazın 01/03/1993'de davacılara miras yoluyla geçtiği, rızai taksim ve satışlarla el değiştirdiği anlaşılmaktadır, dava dilekçesinde zarara neden olan olayların 1993-1996 yılları arasında gerçekleştiği iddia edildiğine ve davacıların da bu tarihlerde dava konusu taşınmaz ile ilgileri bulunduğuna göre, davacılar S. B. ve F. B.'un dava açmakta hukuki yararları ve aktif dava ehliyetlerinin bulunduğu-
Davacıların zararının, taşınmazı almak için ödediği bedelin, tapu iptali ve tescil davasındaki yargılama gideri ve bunların faizleri toplamından ibaret olacağı-
Davacıların, hatalı işlem sonucu taşınmazların tümünün satılması nedeniyle satın almış bulunan dava dışı kişilere yönelik olarak açtıkları tapu iptali ve tescil davası sonunda taşınmazlarını geri alma haklan bulunduğu gibi tapu iptali ve tescil davası açmadıkları dava konusu taşınmaz için de tapu iptali ve tescil davası açma haklarının bulunduğu-
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18/11/2009 gün ve 2009/4-383-2009/517 sayılı kararında da belirtildiği gibi devletin kadastro işlemlerinden sorumluluğunun kapsamı Medeni Yasa'nın 1007. maddesi kapsamında düşünüldüğünde bu biçimde açılan davaların adli yargı yerinde görülmesinin gerektiği-