Zamanaşımının, hakkın ileri sürülmesini engelleyici nitelikte olduğu ve alacak hakkı alacaklı tarafından, yasanın öngördüğü süre ve koşullar içinde talep edilmediğinde dava yoluyla elde edilebilme olanağından yoksun bırakılacağı- Alacağın salt zamanaşımına uğramış olmasının onu eksik bir borca dönüştürmesi için yeterli olmadığı, bunun için borçlunun, kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def'ide bulunması gerekeceği- Davalı tarafından zamanaşımı def'i ileri sürülmedikçe, o hak ve alacak için yasanın öngördüğü zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile hakimin bunu kendiliğinden göz önüne alamayacağı- Zamanaşımı, kanunda sınırlı olarak sayılan ilk itirazlardan olmadığından cevap dilekçesi ile ileri sürülme zorunluluğu bulunmadığı- Zamanaşımı def'inin, savunmanın genişletilmesi ya da değiştirilmesi yasağının başladığı ana kadar ileri sürülmesi gerekeceği ve bu ana kadar ileri sürülmeyen zamanaşımı def'inin sonradan ileri sürülmesinin savunmanın genişletilmesi niteliğinde olacağı- Davaya yasal süresi içerisinde cevap vermemiş olan davalının süresinden sonra vereceği cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'inde bulunabilmesinin ancak davacının muvafakat etmesi ile mümkün olacağı- Islahın yasal şartları yerine getirildiği takdirde karşı tarafın ya da mahkemenin kabulüne bağlı olmaksızın yapılabileceği- Davanın kısmen de ıslah edilebileceği- Maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemlerinin ıslahla düzeltilemeyeceği- Feragat, kabul, sulh gibi işlemlerin asıl hakkı ortadan kaldırmasından dolayı usul işlemi olduğu kadar maddi hukuk işlemi mahiyetini de taşıması dolayısıyla bu işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilemeyeceği- Açık bir irade beyanı ile terk edilen hakların maddi gerçeğin şekle feda edilmesi gibi bir sonuç doğurmaması sonucunda ıslahın konusu olamayacağı- Davanın cevapsız bırakılması ya da süresi içinde cevap dilekçesi verilmemesi halinde davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı-
HMK. mad. 320/1'de “mümkün olan hallerde” taraflar duruşmaya davet edilmeksizin karar verileceği düzenlenmiş olup, mahkemece, re'sen delil toplanmakla, dosyada mevcut delillerin karar verilmesine yeterli görülmediğinin kabulü  gerektiği ve dosya üzerinden karar verilebilmesi “mümkün olan hal” söz konusu olmadığından, davalıya hukuki dinlenilme hakkı tanınmadan, taraflar duruşmaya davet edilmeksizin karar verilmesinin isabetsiz olduğu- "Tüketicinin kullandığı kredi sebebiyle masraf adı altında yapılan kesintilerin iadesi"ne ilişkin basit yargılama usulüne tâbi davada mahkemenin dosya üzerinden karar vermesinin mümkün olmadığı-
Genel haciz yolu ile yapılan icra takibine karşı zamanaşımı def'inde bulunan borçlunun bu borca itirazının iptali için açılan davada, mahkemece bu zamanaşımı itirazının yerinde olup olmadığının incelenmesi gerektiğinden, süresinde zamanaşımı itirazında bulunma mecburiyetinin olmadığı-
Ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımı def'ini ileri sürmüş olan borçlunun bu itirazını itirazın iptali davasında tekrarlaması gerekmeyeceği- Zamanaşımı savunmasının yazılı yargılama usulünde en geç ikinci cevap dilekçesinin verildiği aşamada, basit yargılama usulünde cevap dilekçesinin mahkemeye verilinceye kadar ileri sürülmesi gerektiği-
Islah dilekçesi ile talebini değiştirip genişleten davacı ıslah harcını yatırmadığından, usulüne uygun yapılmış, geçerli bir ıslahtan söz edilemeyeceği ve geçersiz bir ıslaha değer verilmek sureti ile karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı def'inin de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade edeceği, ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceğinin kabul edilmesi gerekeceği-
Yasal cevap süresi geçtikten sonra ileri sürülen ve davacı yanın da açıkça muvafakat etmediği zamanaşımı def'ine hukuki değer tanınmasının yerinde olmadığı-
İşçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olacağı- Zamanaşımı def'inin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkün olduğu- Mahkemece ıslah tarihi itibarıyla zamanaşımı def'i değerlendirilip talep edilen fazla çalışma ve ulusal bayram- genel tatil alacakları hakkında hesaplama yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı def'i dikkate alınmadan bu alacakların kabulü yönündeki kararının isabetsiz olduğu-
İş mahkemelerinde basit yargılama usulünün uygulanacağı ve HMK. mad. 319 uyarınca, savunmanın genişletilmesi ya da değiştirilmesi yasağının cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlayacağı- Davalı vekilinin süresi içinde ıslaha karşı zamanaşımı def’i ileri sürmesine karşın, mahkemece bu def'i dikkate alınmaksızın hüküm kurulmasının hatalı olduğu, ıslah tarihi itibariyle talep konusu alacakların zamanaşımına uğrayan kısımları belirlenerek sonucuna göre zamanaşımına uğramayan alacak miktarları yönünden karar verilmesi gerektiği-
Haczin kaldırılmasına ilişkin davada; davalı kuruma davetiye gönderilmeden, duruşma yapılmaksızın, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasından önce karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor