Davacının ıslah dilekçesi sunduğu, davalı tarafın ise, ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğu anlaşılmasına göre mahkemece ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı savunması değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Davacının ıslah dilekçesi sunduğu, davalı tarafın ise, ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğu anlaşılmasına göre mahkemece ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı savunması değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği- Somut uyuşmazlıkta, tanıkların beyanları göz önüne alınarak fazla mesai ücreti hesaplandığı, ancak beyanı hükme esas alınan davacı tanığın işverene karşı açtığı aynı nitelikte davası olup husumetli tanık beyanı ile sonuca gidilmesi hatalı olduğu-
Somut olayda, davalı tarafından cevap dilekçesinde dava zamanaşımı defi ileri sürülmediği, davacının davasını ıslah etmiş olup, ıslah dilekçesinin bir gün sonra yapılan celsede davalı vekiline elden tebliğ edildiği, davalı vekili celsedeki beyanında zamanaşımı def'i ileri sürdüğü, süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı def'inin ıslaha karşı zamanmaşımı def'i olduğu kabul edilmek suretiyle, davacının hak kazandığı alacaklarının miktarının yöntemine uygun biçimde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı def'i değerlendirilerek belirlenmesi gerektiği, mahkemece, davalı vekilinin zamanaşımı def'inin resen dikkate alındığı ifade edilmiş ise de yapılan hesaplamada ve davalının sorumlu olduğu miktarın belirlenmesinde ıslah zamanaşımı definin dikkate alınmadığı anlaşıldığı-
Davacının ıslah dilekçesi sunduğu, davalı tarafın ise, ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğu anlaşılmasına göre mahkemece ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı savunması değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği- Tanık anlatımları dikkate alınarak fazla çalışma ücret alacağı hesaplandığı halde mahkemece indirim yapılmaksızın hüküm altına alınması doğru olmadığı, davacının hastalık, mazeret ya da izin gibi sebeplerle yılın tamamında aynı şekilde çalışamayacağı kabul edildiğinden hesaplanan alacaktan dosya içeriğine ve çalışma süresine uygun düşecek bir oranda hakkaniyet indirimi uygulanması gerektiği-
Kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti gibi feshe bağlı hakların son ücret üzerinden hesaplanması gerektiği kural olmasına rağmen, somut uyuşmazlıkta, davacının aylık maktu ücretle değil, ders saati ücreti ile çalıştığı kabul edildiğinden, davacının aylık ücretinin aydan aya değişebilmesi durumu söz konusu olacağı, bu halde, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti gibi feshe bağlı haklarda, son 'bir yıllık' aylık ücret ortalamasının esas alınması gerektiği- Davacının 1999 yılından bu yana davalı iş yerinde çalıştığının görülmesi karşısında uzunca bir süre yıllık izin kullanmadan çalışması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, davanın aydınlatılması ödevi çerçevesinde davacının bu konudaki beyanları alınarak sonucuna göre yıllık ücretli izin alacağı hesaplanması gerektiği- Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği, süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerektiği-
HMK mad. 371/2 ve 319 uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği, süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının 'açıkça muvafakat etmesi' gerekeceği, başka bir anlatımla süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise, zamanaşımı definin dikkate alınmayacağı- Karar başlığında kapatılan Belediye ile İl Özel İdaresinin iki ayrı davalı gibi gösterilmesi infazda tereddüt yaratır mahiyette olduğundan isabetli bulunmadığı-
Ek tasfiye davasının yazılı yargılama usulüne tabi olduğunun kabul edilemeyeceği, ek tasfiyenin çekişmesiz yargı işi olduğu- "Eldeki davanın pay sahibi tarafından açılan bir dava olmadığı, davayı açan kişinin ek tasfiyesi talep edilen şirketten alacaklı üçüncü kişi olduğu, bu nedenle TTK’nın 1521. maddesinin eldeki davaya uygulanamayacağı, mevcut davanın yazılı yargılama usulüne göre görülmesi gerektiği"  şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Zamanaşımı def'inin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesinin mümkün olduğu-
Davalılar arasındaki müteselsil borçluluk ilişkisi uyarınca müteselsil borçlulardan birinin ileri sürdüğü zamanaşımı def'inden bunu ileri sürmemiş olanların yararlanmayacağı, bu nedenle davalı asıl işveren Belediyenin davaya karşı, davalı alt işveren şirketin ıslah karşı yapmış olduğu zamanaşımı savunmalarının birbirlerine sirayet etmesinin mümkün olmayıp davalılarca yapılan zamanaşımı savunmalarının sadece kendileri bakımından sonuç doğuracağı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor