Taraflar arasındaki "velayetin değiştirilmesine" dair davayla aynı davacı tarafından bağımsız olarak açılan "yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılmasına" dair davanın birleştirilerek yapılan muhakemesinde; davacı, davalı yararına boşanma kararıyla aylık irat biçiminde hükmedilen yoksulluk nafakasının kendiliğinden kalkmasını gerektiren bir sebeple değil, davalının yoksulluğunun mali durumundaki iyileşmeye bağlı olarak ortadan kalkmış olmasına dayandığına göre ve dava açmakla davalı temerrüde düşürüldüğünden, her iki nafakanın da dava tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Davacının, emekli olması sebebiyle maaşındaki azalmalar dikkate alınıp; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, T.M.K.nın 4. maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun bir miktarda indirilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Boşanma kararından sonra davacının mal varlığında ve gelirinde bir azalma olup olmadığı, kurucusu olduğu ancak yargılama sırasında üçüncü şahsa devir edilen şirketi ile arasındaki ilişkinin ne durumdu olduğu gibi hususlar araştırılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekeceği-
ürk Medeni Kanunu'nun 176/4.maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılmasına karar verilebileceği-
Davacı-davalı kadının yoksulluk ve iştirak nafakası talebinde arttırım talebi bulunmadığı halde mahkemece talepten fazlaya hükmedilmek suretiyle yoksulluk ve iştirak nafakasına her yıl TÜİK tarafından belirlenen TÜİK oranında arttırım hükmü kurulması ve yine davacı-davalı kadının maddi-manevi tazminat taleplerine ilişkin faiz talebi bulunmadığı halde talepten fazlaya hükmedilmek suretiyle tazminatların kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olacağı-
Asgari ücretle çalışılmak yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olmadığı; bu nedenle somut olayda davalının geliri yoksulluğu ortadan kaldırmayıp, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olup, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınması gerektiği- Mahkemece, dava tarihi itibariyle davalının emekliliğe hak kazanıp kazanmadığı hususunu araştırarak, davalı dava tarihi itibariyle emekliliğe hak kazanmışsa; tarafların sosyo-ekonomik durumları nazara alınarak yoksulluk nafakası miktarında hakkaniyete uygun  bir indirim yapılması gerektiği-
Yoksulluk nafakası artırılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının yanında, ülkedeki ekonomik gelişmelerin (paranın satın alma gücündeki kayıp ve bu hususun taraflara etkisi) de gözönünde tutulmasının gerekeceği-
Yararına yoksulluk nafakası taktir edilen kadının evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması halinde mahkeme kararı ile nafakanın kaldırılacağı-
Davacının kendisi ve müşterek çocuk lehine hükmedilen nafakalar için yıllık artırım oranı belirlenmesi konusunda bir talebinin bulunmadığı halde, talep dışına çıkılarak nafakaların her yıl TÜFE oranında artırılmasına karar verilemeyeceği- Boşanmaya neden olan olaylarda kocanın tamamen kusurlu olması halinde kadının manevi tazminat isteğinin kabul edilmesi gerektiği-
Yoksulluk nafakasının kesinleştiği tarihten itibaren nafaka artırımı yapılması gerekirken nafaka artırım davasının açıldığı tarihten itibaren nafaka artırımı yapılmak suretiyle davacı lehine az miktarda nafaka takdir edilmesine sebebiyet verildiği-