Nafaka alacağı zaman geçtikçe borçlu zimmetinde tahakkuk edeceğinden, takip gününden geriye doğru on yıldan önce işlemiş olan nafaka alacağının zamanaşımına uğradığının kabulü gerekeceği-
Haksız elkoyma nedeniyle açılan manevi tazminat istemine ilişkin davanın aracın iadesine ilişkin hüküm içeren ceza mahkemesinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu-
Hüküm ile kararın tebliği arasında 10 sene veya daha fazla bir müddet geçmiş olması halinde esasa girilerek temyiz incelemesi yapılamayacağı-
İşverence yapılan feshin ardından henüz ihbar tazminatı ödenmediği sırada işçinin emeklilik için başvurusunun işçinin emeklilik sebebiyle feshi anlamına gelmeyeceği- Yaş koşulu hariç emeklilik şartını tamamlayan işçinin işyerinden ayrılarak kıdem tazminatına hak kazanacağı- Kıdem ve ihbar tazminatında ve tazminatında ve tazminat niteliğindeki diğer işçilik alacaklarında zamanaşımı süresinin on yıl olduğu- İzin ücretinde zamanaşımı süresinin iş akdinin feshi tarihinden itibaren başladığı- Faiz alacağının asıl alacağın tabi olduğu zamanaşımına tabi olduğu- Çalışma Müdürlüğünce alacağın inkar edilmesinin zamanaşımını keseceği- Zamanaşımı def'inden önceden feragat yapılamayacağı- Zamanaşımının en geç cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerektiği- Islah dilekçesinin tebliğinden itibaren en geç iki hafta içinde ıslaha karşı zamanaşımının ileri sürülebileceği- Cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla davanın ilerideki aşamalarında zamanaşımı def'inin ileri sürülebileceği-
Alacaklının borçlu aleyhine icra takibine başlaması ve dava açmasının işleyen zamanaşımını kesen bir neden olduğu- Borçlar Kanunu 136. maddesi hükmü gereğince zamanaşımının bir dava ile kesilmesi durumunda dava devam ettiği müddetçe iki tarafın muhakemeye ilişkin her işleminden sonra ve hakimin her hükmünden sonra yeniden işlemeye başlayacağı-
Ölü kişi hakkında hüküm kurulamayacağı- Uyuşmazlık konusu olayda uygulanması gereken, 818 s. BK. mad. 135/2 ile 11.4.1940 T. 15/70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ilam zamanaşımına uğramış olduğundan, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiği-
Hükmün, verildiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğrayacağı, bu sürede zamanaşımını kesen sebeplerin varlığı da kanıtlanamadığından mahkeme kararının zamanaşımına uğramış olduğu- İlam zamanaşımına uğramış olsa bile temyiz edilip Yargıtay tarafından bozulmadıkça mahkemenin davayı tekrar ele alıp zamanaşımı nedeniyle reddedemeyeceği-
Borçlu, aleyhine başlatılan ilamlı icra takibinde, geçmiş dönem için talep edilen nafaka alacaklarının zamanaşımına uğradığı iddiasıyla icranın geri bırakılmasını talep etmiş ise, işleyen nafaka alacakları için zamanaşımının on yıl olacağı-
Hüküm tarihi ile ilamın taraflarına tebliği arasında on yıl veya daha fazla zaman geçtiği iddia edilmiş ve Yargıtay temyiz incelemesi sırasında bu hususu tespit etmiş ise, ileri sürülmüş olması koşuluyla Yargıtayın, hükmün esasını inceleyemeyeceği ve esasla ilgili bir bozma tesis edemeyeceği, böyle bir durumda, diğer taraf zamanaşımını kesen veya durduran bir sebep ileri sürmüş ise bunların mahalli mahkemece araştırılması için kararı bozacağı- Ancak, bu ilkenin icrası gereken ilamlar için geçerli olduğu- Kesinleşen bir boşanma hükmünün icraya konulmasına gerek oladığı, çünkü boşanma hükmünün, inşai nitelikte olduğu ve inşai hükümlerde hukuki durumdaki değişikliğin, hükmün kesinleşmesiyle meydana geleceği, eşlerin, boşanma kararı kesinleştiğinde boşanmış olacağı, bunun için kararın nüfusa tescil edilmiş olmasının gerekli olmadığı- Mahkeme, "davalının talebini 'ilamın zamanaşımına uğradığı' gerekçesiyle reddetmekle, hüküm tarihinden itibaren on yıl geçtiğini, bu süre içinde ilamın tebliğe çıkarılmadığını" ifade etmiş olmaktaysa da, esas defterindeki bilgi notunda ilamın taraflara tebliğ edildiği ve kesinleştiği, nüfusa da yazıldığı belirtildiğinden, esas defterindeki bilgiler ışığında, boşanma ilamının nüfusa gönderilip gönderilmediği ilgili nüfus müdürlüğünden sorulup tespit edilmeli, gönderilmiş ve buna ilişkin yazı nüfus müdürlüğüne ulaşmış ise, kişilerin medeni durumundaki değişikliğe ilişkin bu ilamın, hangi sebeple nüfusa tescil edilmediğinin açıklattırılması, ilam kesinleşmiş ise, kesinleştiği tarihin tespiti ile yetinilmesi, kesinleşmemiş ise, ilamın taraflara tebliğ edilmediği kabul edilip, davalının talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Hüküm ile tebliğ günü arasında on yıl geçmiş ise, Yargıtayın kararı esasa girmeden, sadece bu sebepten bozacağı-