İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler nedeniyle uğranılan Kurum zararının davalıdan tahsili istemine (506 s K. mad. 26) ilişkin davada,  iş kazasının oluşumuna ilişkin maddi olguların eksiksiz biçimde saptanması, sorumluluğu gerektiren her koşulun, kendi özelliği çerçevesinde araştırılıp irdelenmesi, işveren ve diğer ilgililerle birlikte kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi gerektiği- Her ne kadar baskın kusur kazalıda ise de, fenni nezaretçi aracılığıyla, davaya konu iskelenin tüzüğe uygun olarak kurulmasını sağlamadığı anlaşılan işverenin de kusurlu olması karşısında, olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman bilirkişi heyetince tarafların kusur oran ve aidiyetinin tespiti konusunda yeniden bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
İşçinin almakta olduğu ücretlerin ¼’ünden fazlası haczedilemeyeceğinden, “ikramiye” de ücretten sayılacağından, onun da en fazla ¼’ünün haczedilebileceği-
Kurum işleminin iptali ile geri alım (istirdat) istemi-
Özel hukuk hükümlerine tabi hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan ihtilafta, davalı idare tacir olmadığı gibi, yargılamaya konu olan davada Ticaret Kanununda belirtilen mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı ve davacının tacir olması davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirmeyeceği; bu itibarla davanın çözüm yerinin asliye hukuk mahkemesi olduğu-
İş kazası sonucu maluliyetinden doğan manevi tazminatın ödetilmesine-
Alt işveren işçilerinin bir kısmının, üstlenilen hizmet dışında asıl veya yardımcı başka işte çalıştırılmalarının, asıl-alt işveren arasındaki sözleşmeyi muvazaalı hale getirmeyeceği, sadece başka işte çalıştırılan işçi açısında asıl alt işveren ilişkisinin unsurlarının bulunmadığının kabul edilmesi gerektiği- 6100 sayılı HMK. mad. 124/4 gereği; dava dilekçesinde tarafın eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde, hakimin karşı tarafın rızası olmaksızın taraf değişikliğini kabul edebileceği-
Mahkemece, adı geçen şirketin yöneticisi olduğu anlaşılan ve sıra cetvelinde bedeli paylaşıma konu taşınmazın sahibi olan borçlu hakkında doğrudan icrai işlemlere girişilmemiş olması nedeniyle şikâyetin reddine karar verilmesi gerekirken, yasal düzenlemeye (5510 sayılı Kanunun 88. maddesi) aykırı olarak yazılı şekilde red kararı doğru değilse de, sonucu itibarıyla doğru olan kararın gerekçesinin düzeltilerek onanmasının gerekeceği-
Takipte taraf olmayan üçüncü kişinin, taraf olmadığı icra takibinin ve bu dosyada yapılan takip işlemlerinin (borçlunun maaşına ve diğer gelirlerine konulan haciz işleminin) iptalini isteme hakkının bulunmadığı-
Taraflar arasında belirli süreli iş sözleşmenin yapılmasını gerektirecek objektif sebepler bulunmadığından iş ilişkisinin belirsiz süreli iş sözleşmesine dayandığı, belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçinin bakiye süre ücretine hak kazanması söz konusu olmayacağından bakiye süre ücreti talebinin reddi gerektiği- Davacının fazla çalışma alacağı, tanık beyanı esas alınarak hesaplandığından davacının hastalık, izin, mazeret gibi sebeplerle işe devam edemediği günler olabileceği de dikkate alınarak fazla çalışma alacağından uygun bir indirim yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- 
Davaya konu bononun iş ilişkisi sırasında düzenlenmiş olup, fesihten sonra doldurulmak suretiyle işleme konulduğu, bu itibarla sözü edilen hukuka aykırı işlemden fayda sağlayamaya çalışan her iki davalının da menfi tespit davasında birlikte sorumlu tutulmasının gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.