Mahkemenin aynı anda hem yetki hem görev konusunda karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı erkek yararına hükmolunan manevi tazminatın az olduğu- Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamayacağı, çocuklar hakkında, davacı erkek tarafından yerel mahkeme dosyasıyla, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu 5/1-c bendi çerçevesinde bakım ve sağlık tedbiri talep edilmiş olmasının, çocukların velayetlerinin babadan kaldırılması için gerekçe olamayacağı-
Davacının kızı ile davalının evlilik birliklerinin devam etmesine karşın ayrı yaşadıkları, müşterek çocuğun anne yanında kaldığı, ancak annenin intihar etmek suretiyle hayatına son verdiği, davacı dedenin ise kızının vefatından sonra torununa baktığı ve çocuğun tüm tedavisi ile ilgilendiği, bir süre sonra da çocuğun babası olan davalının asker olduğunu ve çocuğa çalıştığı bölgede bakmasının güç bulunduğunu belirterek dava açtığı gözetildiğinde, küçük ile davalı baba arasında menfaat çatışmasının bulunduğu ve buna göre küçüğü davada temsil etmek üzere kayyım atanması için (TMK. mad. 426/2) yetkili vesayet makamına ihbarda bulunulması, atanacak kayyımın duruşmaya çağrılması gerektiği-
Velayetin düzenlenmesi ve değiştirilmesi kamu düzenine ilişkin olup, bu davalarda re'sen (kendiliğinden) araştırma ilkesinin geçerli olduğu (HMK.md.385/2), düzenlemede, ana ve babanın istek ve tercihlerinden önce, çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimi önem ve öncelik taşıyacağı, bu bakımdan, velayet hakkına sahip olanın "davayı kabul" açıklaması bu davalarda tek başına sonuç doğurmayacağı-Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınmasının gerekli olduğu, çocuğun yararı ise çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olması gerektiği - Velayet hakkındaki tercihinin kendisinden sorulması ve psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman veya uzmanlardan (4787 s.K md.5) müşterek çocuğun anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu da istenmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilip, ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği -
Velayetin düzenlenmesi ve değiştirilmesi kamu düzenine ilişkin olup, bu davalarda re’sen (kendiliğinden) araştırma ilkesinin geçerli olduğu (HMK.md.385/2), düzenlemede, ana ve babanın istek ve tercihlerinden önce, çocuğun bedeni, fikri ve ahlakı gelişimi önem ve öncelik taşıyacağı, bu bakımdan, velayet hakkına sahip olanın "davayı kabul" açıklaması bu davalarda tek başına sonuç doğurmayacağı, velayetinin değiştirilmesi istenilen müşterek çocuk Y. 02. 06. 2004 doğumlu olup idrak çağında olduğundan, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiği-
Kadının, eşinin ailesinin tarafların müşterek konutuna gelmesini istemediği, eşinin ailesi ile görüşmesine izin vermediği durumda, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğundan boşanmaya karar verileceği- TMK 166
Çocuğun yaşı gereği anne bakım ve şefkatine muhtaç olması ve mahkemece alınan sosyal hizmet uzmanı raporunda; davalı annenin çocuğun velayet görev ve sorumluluğunu üstlenebileceğinin belirtildiği durumda küçüğün velayetinin anneden alınmasını gerektiren bir durumun varlığının bulunmadığı-
Mahkemece alınan sosyal hizmet uzmanı raporunda ; çocuğun babası ile yaşadığı ortama alıştığı, bu ortamda mutlu ve sağlıklı bir gelişim içerisinde olduğu, babanın velayetin gerektirdiği sorumlulukları üstlendiğinin belirtildiği bu durumda velayetin babadan alınmasını gerektiren bir durumun bulunmadığı-
Davalı annenin velayet görevini yerine getirmemesi, yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması durumunda, çocukları üzerindeki velayet hakkının kaldırılarak, çocuklara vasi tayini için vesayet makamına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Anne ve babanın; deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirmemesi, ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hâkim velayeti anne ve babanın her ikisinden de kaldırabileceği-