• «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 348 - Yürürlükteki Kanunun 274 üncü maddesini karşılayan bu hüküm, İsviçre Medenî Kanununun 311 inci maddesinden alınmıştır.

    Maddenin birinci fıkrası, velâyetin bu maddede öngörülen sebeplerle kaldı-rılabilmesinin ana koşulunu hükme bağlamıştır. Buna göre, velâyetin kaldırılabilmesi için çocuğun korunmasıyla ilgili diğer önlemlerin uygulanmış ve bundan bir sonuç alınmamış ya da bu önlemlerin daha başlangıçta yetersiz kalacağının anlaşılmış olması gerekir. Bu durumda, hâkim, aşağıdaki sebeplerden biri gerçekleşmişse, velâyeti kaldırır. Maddede kullanılan “... karar verilebilir” ifadesi, hâki-min, aşağıdaki sebepler gerçekleşmişse velâyeti yine de kaldırmayabileceği anlamında değildir. Önceden aldığı önlemlerden bir sonuç alamayan veya alınması sözkonusu olabilecek önlemlerin hiçbirinin sonuç vermeyeceğini daha baştan anlayan hâkim, aşağıdaki sebeplerden birinin varlığı hâlinde, velâyetin kaldırılmasına karar vermelidir.

    Velâyetin kaldırılması sebeplerinden birincisi, maddenin ilk fıkrasının birinci bendine göre, ana babanın velâyet görevini bazı sebeplerle gereği gibi yerine getirememesidir. Görevin gereği gibi yerine getirilememesi ana babanın deneyimsizliği veya hastalığı ya da özürlü olması yahut başka bir yerde bulunması sebebiyle meydana gelebileceği gibi, başka bir sebeple de meydana gelebilir. Böylece, birinci bentteki bu sayım sınırlı bir sayım değildir. Sayımda yer alan sebeplerin ortak özelliği, velâyet görevinin gereği gibi yerine getirilmesini en-gelleyen ve belli bir süreklilik arzeden sebepler olmasıdır. Bu bentte yapılan ve velâyet görevinin yerine getirilmesini engelleyen sebepler sınırlayıcı olmadıkları için, bu maddede, yürürlükteki metinden farklı olarak, yer almayan “kısıtlılık” da velâyet görevinin gereği gibi yerine getirilmesini engelleyen sebepler arasında değerlendirilecektir; çünkü, “kısıtlı” bir kişinin, o kişi ayırtım gücüne sahip olsa bile, zaten kendisi sınırlı ehliyetsiz olan bir kişi olarak, velâyet görevini gereği gibi yerine getiremeyeceği açıktır. Kısıtlı ayırtım gücüne sahip değilse, o zaman da tam ehliyetsizdir ve elbette ki o da -öncelikle- bu bendin kapsamına girer.

    Maddenin birinci fıkrasının ikinci bendinde belirtilen ikinci sebep ise, ana babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı olan yükümlülüklerini ağır bir biçimde savsaklamasıdır.

    Maddenin üçüncü fıkrasına göre, velâyet ana babanın her ikisinden de kaldırılırsa, çocuğa bir vasi atanır.

    Son fıkrada ise, kaldırma kararında aksi belirtilmedikçe, velâyetin kaldırılmasının doğmuş ve doğacak bütün çocukları kapsayacağı hükme bağlanmıştır.»



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     

    ‘Madde 265 - Madde yürürlükteki Kanunun 274. madde-sini karşılamaktadır. Son fıkrada hâkime, velayetin kaldırılmasının doğmuş ve doğacak çocukları kapsamayabileceğine ka-rar verme yetkisi tanınması dışında hüküm değişikliği yoktur. Olayların özelliklerini dikkate almaya imkân vermek üzere hâkime tanınan takdir yetkisi, İsviçre’de 25 Haziran 1976 tarihli Kanunla Medeni Kanuna konulan (311.) maddede de kabul edilmiştir.’:

    «III. Velâyetin kaldırılması

    1. Velâyetin kullanılmaması hâlinde

    Madde 265 - Velâyeti kullanamayacak durumda bulunan veya kısıtlı olan ya da nüfuzunu aşırı derecede kötüye kullanan veya ağır ihmalde bulunan ana babadan hâkim velâyeti kaldı-rabilir.

    Velâyet ana babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır.

    Aksi kararda belirtilmedikçe, velâyetin kaldırılması doğ-muş ve doğacak bütün çocukları kapsar.»


  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     

    ‘1) Terim ve ifade: Terimler Anayasa’ya ve öteki madde-lere uydurulmuş ve ifade sadeleştirilmiş ve açıklanmıştır. Özellikle maddenin birinci fıkrasındaki (velâyeti ifadan aciz) deyimi dar görülerek, İsviçre aslında olduğu gibi (velâyeti kullanamayacak durumda bulunur) şekline konulmuştur; zira, Medenî Ka-nunun bu maddesinin yürürlükte bulunan metnindeki tabir yalnız (acizliğe) ait olduğu halde kanun koyucunun bu maddeyi koymaktan maksadı velayetin yalnız kişisel aciz sebebiyle kullanılamaması değil, aynı zamanda - meselâ geçici olarak gidilen uzak bir memleketten dönerken mücbir sebepler yüzünden yolların kapanması gibi - birtakım genel engeller dolayısiyle de kullanılamamasıdır. Bu maddedeki (denetim katı) 347 ncı mad-dede belirtildiği gibi, vasilik işlerine bakan (asliye mahkemesi) vasilik katı ise yine vasilik işlerine bakan (sulh mahkemesi) dir. Bu suretle velâyet ile vasîliğin, denetimi bakımından ilişkisi bu maddede açıkça görülmektedir.

    2) Biçim değişikliği: Madde, İsviçre aslında olduğu gibi, üç ayrı fıkra haline konulmuştur.

    3) Hüküm değişikliği: Velâyet ödevini ihmalin de (kusur) kavramı içinde bulunmasını, İsviçre Medenî Kanununun her üç lisandaki metni açıkça belirttiği halde Türkçe metin bu noktayı belirtmemiştir. Maddenin uygulanmasında herhangi bir tereddüte yer bırakmamak için ana ve babanın kusuru 274 üncü maddenin birinci fıkrasında, açıklanmak suretiyle belirtilmiş bulunmaktadır. Bundan başka velâyetin kaldırılmasını kimlerin isteyebileceği de aynı fıkrada açıklanmış bulunmaktadır.

    İkinci fıkra velâyetin, ana babanın her ikisinden birden aynı zamanda veya ayrı ayrı zamanlarda da olsa, alınmış olması durumunu belirtecek bir ifadeye bağlanmıştır; nitekim İsviçre aslında da aynı ifade kullanılmıştır.

    Üçüncü fıkranın bugünkü metninden, velâyetin kaldırılmasının doğurduğu sonucun, sadece ileride doğacak çocukları kapsayacağı şeklinde yanlış bir anlam çıkabileceğinden (çocukları) kelimesinden sonra (da) edatı konulmuş ve bu sakınca giderilmiştir. Bundan başka maddede özellikle önem taşıyan bir nokta vasilik denetim katı ile vasilik katının birbirinden ayrılması noktası olup, bu aşağıda 276 ncı maddenin gerekçesinde açıklandığı için burada tekrar edilmemiştir.’:

     

    «III. Velâyetin kaldırılması.

    1. Kullanılamaması yüzünden.

    Madde 274 - Ana baba velâyeti kullanamıyacak durumda bulunur veya vasilik altına konulur veya nüfuzlarını ağır surette kötüye kullanmaktan veya ödevlerini aşırı surette ihmalden kusurlu olurlarsa, denetim katı, çocuğun veya ilgililerin veya vasilik katının istemi üzerine, velâyeti ana ve babadan alır.

    Velâyet, baba ve ananın her ikisinden alınırsa, çocuğa bir vasî atanır.

    Velâyeti kaldırmanın sonucu ileride doğacak çocukları da kapsar