Davalı şirket müdürünün sorumlu olduğu ileri sürülen zararın tahsili istemi-
02/04/2003 tarihinde kurulduğu anlaşılan şirketin ortakları tarafından taahhüt edilen sermayenin şirket ortakları tarafından ödenmediği halde ödenmiş gibi gösterildiği, bu tutardaki sermaye payı kadar şirketin zarara uğratıldığı- Dava dışı şirketin ise, bilirkişiler tarafından incelenen 2003-2004 yılı defterleri ve yardımcı-muavin hesaba ait bilgisayar çıktılarına göre; 30/06/2003 tarihi itibariyle davacı şirketten 100.000,00 TL tutarında tahsilatın kaydedilmiş olduğu, 31/12/2004 tarihi itibariyle 104,316,97 TL davacı şirkete borç bakiyesinin göründüğü - Pay sahipleri olarak görünen davalıların, sınırlı sorumlu olduklarından ve bu sıfatları nedeniyle de şirketin zararından sorumlu olmadıkları - Bir kısım davalıların hakim ortak sıfatı ile sorumlu oldukları, tüzel kişilik perdesinin aralanması ile yönetimde talimatları ile şirkete yön veren ve kararların oluşmasını sağlayan hakim ortakların şirket zararından sorumlu olduklarının kabulünün gerektiği- Şirkette hizmet sözleşmesi ile çalışanların verilen kararların alınmasında ve denetiminde söz sahibi olmadıklarından, bu kişilerin zarardan sorumlu olmadığı, yönetim ve denetim kurul üyelerinin sorumlu tutulması gerektiği -Hakim ortak, yönetim ve denetim kurulu üyesi olan davalılar bakımından davanın kabulü ile diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği -
11. HD. 25.05.2016 T. E: 2015/10202, K: 5722-
11. HD. 14.04.2016 T. E: 2015/8561, K: 4159-
11. HD. 13.04.2016 T. E: 156, K: 4144-
11. HD. 06.04.2016 T. E: 2015/9507, K: 3771-
Yönetim kurulu üyeleri olan davalıların yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı biçimde dava dışı şirkete vermiş oldukları dolaylı zararın tahsili ile şirkete verilmesi istemi-
Eğer ortaklarca yasal bir genel kurul gerçekleştirilmemiş ise bu toplantıda alınan kararların yok hükmünde olduğu- Yokluk ve butlanı gerektiren hususun öğrenilmesinden sonra uzun süre sessiz kalıp dava açmayan ilgililer yönünden TMK. mad. 2 uyarınca dava açma hakkının düşüp düşmediğinin de değerlendirilmesi gerektiği- Davalıların hangi tarihlerde yönetim kurulu üyeliği yaptıkları, bu görevleri nedeniyle usulünce ibra edilip edilmedikleri, ibranın "açık ibra" niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi, sonrasında davalı şirketin zarara uğratılıp uğratılmadığı, uğratılmış ise bu zararlardan eski yönetim kurulu üyeleri olan davalıların sorumlu olup olmadıklarının tespit edilmesi, bu hususun tespitine ilişkin olarak davalı şirketin borçlu olduğu kurum ve kuruluşlardan bu borçların sebepleri, hangi yıllara ait oldukları, ana para ve faiz miktarları ayrıntılı şekilde sorulup belirlenmesi, davalı şirkete ait tapu kayıtlarında yer alan haciz şerhleri gözetilerek şirket aleyhine yürütülen icra takip dosyaları da dosya içerisine alınıp değerlendirilmesi, davacı vekilinin dilekçesinde bahsi geçen ceza dosyası getirtilerek, davalı şirketin tüm taşınır ve taşınmaz malvarlıkları tedavülleriyle birlikte araştırılması, davalı şirketin tüm defter ve belgeleri davalı şirketten temin edilmesi, davacılar vekilinin bilirkişi raporuna yönelik beyanları ve dosya içerisinde yer alan özel denetçi raporları ile davalılardan sadece biri tarafından zamanaşımı def'inde bulunulduğu da gözetilip değerlendirilmesi gerektiği-
Tasfiye memurlarının kusur sorumluluğun ortaya çıkarılmasının yargılamayı gerektiren bir durum olduğu- Tasfiye memuruna "borç ödenmeden borçlu kooperatifin tasfiye sürecinin tamamlanması aksi halde İşlem yapılacağı" ihtarını içeren muhtıra gönderilmesi usulsüz olup, muhtıranın iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Derdestliğe ilişkin dava şartı noksanlığı bulunması halinde, HMK. mad. 114/1-ı ve 115/2 uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Davanın taraflarının, konusunun (talep sonucunun), sebebinin (davanın dayanağını oluşturan vakıaların) aynı olması halinde bir davanın derdest kabul edileceği- İlk davanın, kooperatifin denetim kurulu üyeleri tarafından, önceki yönetim ve denetim kurulu aleyhine açıldığı,ve şahsi sorumluluk sebebiyle kooperatife verilen zararın tazmini istemine yönelik olduğu ve sonra açılan davalıya ödenmiş olan iş avansının istirdadı amacıyla başlatılmış icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın davalısının da anılan davanın dava dilekçesinde davalı olarak yer almadığı anlaşıldığından, yani her iki davanın konusu ve sebebi ve tarafları farklı olduğundan, mahkemenin derdestlik koşullarının oluştuğu yönündeki gerekçesinde isabet bulunmadığı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • kayıt gösteriliyor