Dava, anonim şirket yöneticilerinin sorumluluğu nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir...
Dava, 6102 sayılı Kanun'un 553 üncü maddesine dayalı olarak açılmış tasfiye memurunun sorumluluğundan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir...
Uyuşmazlık, yöneticinin sorumluluğu ve tazminat istemine ilişkindir...
Davalıların yanıltıcı açıklamaları nedeniyle yöneticileri olduğu şirket hisselerini satın alan davacının uğradığı maddi zararın tazmini istemi- Davacının hisse senedini almadan önce şirket hakkında bilgileri edindiği ve buna göre yatırım yapmış olduğu, davacı tarafça davalıların Kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal etmelerinden ötürü zarar ettiğinin somut bilgi belgelerle ispatlanamadığı- Şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davanın reddi halinde maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Dairemizin 02.06.2020 tarihli ve 2019/4984 E., 2020/2545 K. sayılı ilamında, davacı tarafın, dava dilekçesinde iddiasını, tahsil kabiliyeti olmayan satışlar nedeniyle girilen zarar, bu zararları kapatmak adına alınan krediler nedeniyle ödenen faizler ve davalılar murisinin şirket malvarlığından yaptığı şahsi harcamalar olmak üzere üç temel unsura dayandırdığının belirtildiği, bozmaya uyularak alınan bilirkişi raporunda, tahsil kabiliyeti olmayan satışlar nedeniyle girilen zararın 2006-2014 dönemi 2.054.632,18 TL olduğu, ancak oluşan zararın doğrudan tahsil kabiliyeti olmayan satışlardan kaynaklandığına ilişkin somut bir veri tespit edilemediği, bu zararları kapatmak adına alınan krediler ve ödenen faizlerin, şirket bilançosundaki ticari alacakların sürekli artış eğiliminde olduğu da dikkate alınarak sadece tahsil kabiliyeti olmayan alacakların finansmanında kullanılmasından dolayı şirketin zarar ettiği iddiasını desteklemeye yeterli olmadığı, davalıların murisinin şirket mal varlığından yaptığı kişisel harcama olabilecek kalemler tutarının 209.283,46 TL olduğu belirtilmiş olmasına rağmen, bilirkişi raporundaki bu tespitlere göre Mahkemece, iki kalemden dolayı değil sadece davalılar murisinin kişisel harcamalarından dolayı aleyhlerine tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde bilirkişi raporundaki kısmi açıklamalara göre karar verilmesinin doğru olmadığı-
Şirket yöneticilerinin sorumluluğuna dayalı tazminat ve şirketin borca batıklığının tespiti istemi- "Yansıma zarar" niteliğindeki zararın tazminin ancak şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği (TTK 555 ) ve tazminatın da şirkete ödenmesinin talep edilebileceği- TTK 556'da ise, şirketin iflası halinde, tazminatın şirkete ödenmesinin şirket alacaklıları tarafından da talep edilebileceğinin düzenlendiği, iflas hali dışında, alacaklının dolayısı ile zarar nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dayalı tazminat davası açamayacağı- Davacı alacaklı tarafından iflas halinde olmayan şirket yöneticileri hakkında dolaylı zararları nedeniyle dava açma hakları bulunmadığından ve "dolaylı zarar" niteliğindeki talep edilen tazminatın şirkete ödenmesinin istenilmesi gerekirken, "davacıya ödenmesinin" talep edilmesi nedeniyle davanın reddine, şirket yöneticilerine karşı açılmış olan bu davada husumet yönetilmeyen şirketin borca batıklığının tespitine ilişkin davanın da reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava, limited şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir...
Kooperatif üyesinin alacağını tahsili amacıyla kooperatif yöneticileri aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin somut uyuşmazlıkta, kooperatif aleyhine de takip yapıldığından bu takip sonuçlandırılmadan aynı alacak için davalılar aleyhine de takip yapılamayacağını, herhangi bir kusuru bulunmayan davalıların şahsen sorumlu tutulamayacağı-
Anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gerektiğinden anılan yönteme uyulmaması halinde davanın hemen reddi sonucunu doğurmaması gerektiği- Davalı yönetici aleyhine sorumluluk davası açılması yönünde alınmış bir kararın olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılmadığından böyle bir kararın varlığı dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerektiği ve genel kurulda davalı hakkında dava açılması yönünde alınmış bir karar var ise ibrazının sağlanması, yoksa anılan eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa uygun süre verilmesi ve sonucuna göre bir karar tesisi gerekirken doğrudan işin esasına girilerek hüküm kurulmasının doğru görülmediği-Davalı hakkında ceza davası açıldığı dikkate alınarak ceza davasının kesinleşmesi beklenip, ceza davasındaki delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekirken karar verilmesinin doğru olmadığı-
Limited şirketler bakımından, tıpkı anonim şirketlerde olduğu gibi, şirkette hizmet sözleşmesi ile görev yapmakta ise de icra (yönetim) yetkisi ile donatılmış kişilerin sorumluluğunun TTK’da düzenlenmiş olduğu, uyuşmazlık hizmet sözleşmesinden ve İş Kanunu’ndan doğan bir uyuşmazlık olmadığından iş mahkemelerinin görevli olmadığı, TTK 4 ve 5 uyarınca uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliği gereği asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • ...
  • kayıt gösteriliyor