Dava, davacı şirkette bir dönem şirket müdürlüğü yapan davalılar murisinin kötü yönetimi nedeniyle şirkete verdiği zararın tahsili istemine ilişkin açılan sorumluluk davasının kabulünün gerekip gerekmediği-
HMK'nın 352/1-ç maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak ön incelemede başvuru şartlarının yerine getirilmemesi halinde, gerekli kararın verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de lüzumlu karar, HMK'nın 344. maddesi gereğince karar verilmek üzere dosyanın İlk derece mahkemesine iadesi kararı olup bu şekilde davalıya iki aşamalı kanun yolunun önü açılmış olacağı-
Davalı Anonim Şirketin ortağı oldukları kesinleşen mahkeme kararı ile tespit edilen davacılara ait payların şirket pay defterine tescili istemi-
İş kazası sonucu malul kalan çalışanın çalıştığı şirket ait tüm araçların satılarak içinin boşaltıldığı, tasfiye kararı alınan şirkette tasfiye memurunun şirket mevcudunu azaltmak suçundan ceza aldığını, açılan tasarrufun iptali davasının (kısmen) kabulüne karar verildiğini, davalıların şirketin içini boşaltmalarından sonra aynı adreste aynı amaçlı kurulan şirket aleyhine başlatılan takipte yetkiye ve borca itirazlar edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini istemiş olup davalılara isnat edilen mal kaçıma eylemleri haksız fiil niteliğinde olduğundan, ve haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili (HMK. 16) olduğundan, davacıların kendi yerleşim yeri icra müdürlüğünde takip yapabileceği; "takibin davalıların ikametgahında yapılması gerektiği" görüşü ile "sorumluluk davasın(TTK 553), TTK. 561 uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesinde açılacağından, davacıların ikamethagında açılan takibin yetkisiz yerde açılmış olduğu" görüşünün isabetsiz olduğu-
Davalının ortak ve müdürü olduğu şirketlerde görev yaparken şirket ortaklarından izin almaksızın, aynı faaliyet konularında kurulan şirketlere ortak ve müdür olması 6762 s. eTTK'nın 547. maddesine aykırı ise de, tarafların birlikte ortak oldukları şirketlerin faaliyet dönemlerinde gerçekte önemli bir miktarda kâr elde edememesi, yapılan ticari faaliyet kârlarının önceki yıllar zararını karşılamaktan uzak olması, şirketin önceki yıllar zararlarının karşılanması için şirket makine ve demirbaşlarının satılmasının gerekmesi, bu nedenle şirketin 2006 yılından itibaren gayri faal duruma gelmesi, davalının kurmuş olduğu ve müdürlük görevini yaptığı şirketlerin diğer şirketlerle aynı müşterilere satış yapmaması, bu nedenle haksız rekabet oluşturacak eylemlerin bulunmaması, davalının eylemleri nedeniyle davacının ortak olduğu şirketin zarara uğradığının ispatlanamaması karşısında, davacı ortağın açtığı dolaylı zarar iddiasına dayalı tazminat davasının reddi gerektiği-
Kooperatif ortaklarının hak ve yükümlülüklerde eşit olduğu, bu eşitlik ilkesine aykırı davranılması halinde zarar oluşmuş ise bu zararın tazminin talep edilebileceği,, davacıların 2. sıra hakkı bulunduğu kesinleşmiş yargı kararları ile sabittse de, sadece 2. sıra hakkı bulunmasının tazminat talep hakkı olduğu manasına gelmeyeceği, kooperatif tarafından davacılar gibi 2. sıra hakkı bulunan üyeler, bu 2. sıra hakkı kapsamında çalıştırılarak kazanç elde etmişlerse bu durumda eşitlik ilkesi uyarınca davacıların da tazminat talebine hakları bulunduğunun kabulü gerektiği- Dava tarihinde yürürlükte olan 6762 s. TTK'. 309 ve 336 uyarınca, yönetim kurulu üyelerinin şirket veya üçüncü kişilere verdikleri zararlar nedeniyle sorumluluk halleri düzenlendiği gibi, 6102 s. TTK. 553 uyarınca da bu sorumluluğun esasları düzenlenmiş olup yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için kusurlarının olması gerektiğinin vurgulandığı, 2. sıra hakkının kullandırılmamasında yönetim kurulu üyelerinin kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
11. HD. 08.01.2020 T. E: 2019/2291, K: 171-
11. HD. 18.11.2019 T. E: 2018/5733, K: 7267-
11. HD. 06.11.2019 T. E: 2018/5528, K: 6887-
Yöneticinin sorumluluğuna-