Somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararlarının kesin hüküm hâlini almış yargı ve idare kararları saklı kalmak şartıyla geriye yürüdüğünü kabul etmek gerekeceği, iptal kararlarının geriye yürümemesi “hukuk güvenliğini sağlamak” amacı ile konmuş olduğuna göre, bu ilkenin yalnızca kesin hüküm hâllerinde ifade edeceği, buna göre, her ne kadar İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerinin karar tarihlerinde söz konusu kanun hükmü iptal edilmemiş olup yürürlükte olduğundan, kararlar Dairenin eski içtihatları gereğince yerinde ise de; şikayete konu müdürlük kararının dayanağı olan kanuni düzenlemenin, temyiz incelemesi aşamasında, 04.5.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 05.4.2023 tarih ve 2023/48 E. - 2023/72 K. sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmesi nedeniyle, verilen iptal kararının henüz kesinleşmemiş eldeki şikayette uygulanması gerektiği sonucuna ulaşıldığı, hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulü ile şikayete konu müdürlük kararının “ nema tutarının Hazineye irat kaydına” dair kısmının iptaline karar verilmesi gerektiği-
Şikayete konu takip dosyasında ise, icra müdürlüğünce yanılgılı değerlendirme yapılarak satış bedelinin sıra cetveli yapılmaksızın ödenmesine karar verildiğinin görüldüğü, buna göre, satış yapılmış ve kesinleşmiş ise de şikayet dilekçesinde ileri sürülen diğer iddialar sıra cetveli yapılmasından sonra itiraz halinde incelenebilecek hususlar olduğundan İlk Derece Mahkemesince şikayetin kısmen kabulü ile sıra cetveli yapılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davasında, şikayetçinin taraf olmadığı alacaklı ile borçlu arasında düzenlenen rehin gibi resmi belgeler bulunması halinde dahi şikayet edilen alacaklının alacağını başka delillerle ispatlaması gerektiği- Rehin tarihi itibariyle rehin veren banka borçlusu A.Ş'nin lehine rehin verilen davalıya bir borcu bulunmadığı- Sıra cetvelinin düzenlendiği tarih itibariyle kayıtlarda bulunan rehin bedeline göre oldukça az miktarda olan alacağın sonuca etkisi bulunmadığı- Kendi borcunu ödemede temerrüde düşen borçlunun, taşınmazını üçüncü kişi lehine rehin vermesinin muvazaa yapıldığına karine olduğu- " İtiraza konu alacağın noterlik tarafından yapılmış rehin sözleşmesine dayalı olduğu, rehin sözleşmesinin resmi belge vasfında bulunduğu gibi sözleşmeye konu alacak ve ilişkinin de ispat külfeti kendisinde olan davalının ticari defter ve kayıtlarıyla doğrulandığı, davalı alacağının muvazaalı olmadığının" kabul edilemeyeceği- Mahkemece; davacının davasının kabulü ile sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçinin şikayetine dayanak ve UYAP sistemi üzerinden görüntülenebilen, aktif haciz tablosu uyarınca borçlunun emekli ikramiyesi sıra cetveli düzenlenerek taraflara tebliğ edilmeden icra müdürlüğü işlemiyle alacaklılar arasında paylaştırılmış olduğundan, bahsi geçen tablonun sıra cetveli niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği-
Taşınır reninin paraya çevrilmesi yolu ile takipte rehin sözleşmesinin borçlunun kullandığı tüm kredilerin teminatını kapsadığı ileri sürülerek sıra cetveline yönelik yapılan şikayette, takibin rehin limitini aşmamak kaydıyla başlatıldığı, takipteki faiz, icra vekalet ücreti, masraf v.b. alacak kalemlerinin limit dahilinde kalmasının zorunlu olduğu, bu alacak kalemleri yönünden alacaklının genel haciz yolu ile ayrı bir takip yapmasının mümkün olduğu, rehin limiti dışında alacaklıya ödeme yapılmasına yasal olanak bulunmadığı-
Dosya alacağı üzerine konulan haciz sonucu tahsil edilen paranın yapılan sıra cetveline göre tüm alacaklıların alacaklarını karşılamadığı, icra müdürlüğünce hacze konu paranın getirtildiği tarih esas alınmak suretiyle davacı alacaklının alacağının belirlenerek sıra cetveli yapıldığı anlaşıldığından, sıra cetveline itiraz davası kabul edilmiş olsa dahi ödemenin sıra cetvelinde esas alınan alacak miktarının dikkate alarak yapılması gerekeceği, icra müdürlüğünce yapılan hesap tablosu sonucu belirlenen güncel alacak miktarına göre davalı alacaklıya ödeme yapılmasının İİK'nun 138. maddesi ile ............ Bölge Adliye Mahkemesi ......... Hukuk Dairesi'nin söz konusu ilamına göre mümkün olmadığı-
Haciz yoluyla takiplerde sıra cetvelinin alacağın İİK 138 uyarınca satış tarihindeki ulaştığı miktar dikkate alınarak düzenleneceği- Satış tarihi itibari ile bedeli paylaşıma konu ipotekli taşınmazın ihale tarihindeki ana para, ferileri ve takip masraflarından oluşan toplam alacak miktarının belirlenmesi gerektiği- Kesinleşen önceki kararın sadece sıra cetvelinde yer alan alacaklı taraflar arasındaki sıraya ilişkin şikayete yönelik olduğu anlaşılmakla, bu kararın, taraflara ayrılan pay yönünden de sıra cetvelini kesinleştirdiği şeklinde yorumlanamayacağı-
Satış bedelinden öncelikle bütün alacaklıları ilgilendiren satış ve paylaştırma giderleri çıkarılır, ardından bedeli paylaşıma konu taşınır veya taşınmaz üzerinde rehin veya ipotek bulunması halinde rehin veya ipotek alacaklısının alacağı, ardından da malın veya gayrimenkulün aynından doğan kamu alacakları bulunması halinde anılan kamu alacakları ödendikten sonra kalan bakiye satış bedeli bütün alacaklıların alacaklarını karşılamazsa İİK'nın 140/1'inci maddesi uyarınca sıra cetvelinin düzenleneceği-
İhalenin alacağa mahsuben yapılması halinde, ihale alıcısı tarafından ihale bedelinin ne kadarının ödenip ödenmeyeceğinin, İİK.m.140 uyarınca sıra cetveli yapıldıktan sonra netleşeceği- Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince "ihale bedelin ödendiği ve tescile engel kalmadığı" yönündeki eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde tesis edilen hükmün isabetsiz olduğu- İhalede alacağa mahsuben satın alınan taşınmazın, alıcı adına tescili için ihalenin kesinleşmiş olması yeterli midir, yoksa ayrıca düzenlenmiş olan sıra cetvelinin de kesinleşmiş olması gerekir mi?
Borçlu tarafından üçüncü kişiye, sonra da (üçüncü kişi tarafından dördüncü kişiye ve onun tarafından) tekrar borçluya satılan taşınmaza diğer takip borçlusunun borcundan dolayı ipotek tesis edilmiş olup ve daha sonra açılan bir tasarrufun iptali davasının kabul edilen alacaklının "ihaleye ipotek alacaklısı bankanın veya varsa diğer haciz alacaklarının alacağa mahsuben ihaleye teminatsız olarak katılabilme ve pey sürebilme taleplerinin reddine" karar verilmesini talep etmiş olup icra müdürlüğünce "...her iki dosya alacağı toplamından daha aşağı bir bedelle taşınmazın ihale edilemeyeceği" gerekçesi ile "ihalenin iki alacağın toplamı tutarında bedelle açılmasına" şeklinde karar verildiği uyuşmazlıkta, sıra cetveli yapılmadan önce icra müdürlüğünün karar verme yetkisi olmadığından, şikayetçi alacaklının şikayetinin kabulü ile icra müdürlüğü işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-