Suya elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin davada, dava konusu su, içinden çıktığı taşınmazın ihtiyacını dahi karşılamayıp suyun özel su niteliğinde olup davacı lehine kurulmuş bir irtifak hakkı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Suya ve taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkin davada; mahkemece, suların en az olduğu dönemde mahallinde ziraatçi ve jeoloji mühendisi bilirkişiler hazır bulundurularak yeniden keşif yapılarak davacının ve davalıların suya ihtiyacı olup olmadığının bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmesi gerektiği; davalıların içme suyu ihtiyaçları olup olmadığı, bu ihtiyacı şebeke suyu veya başka kaynaktan karşılayıp karşılamadıkları araştırılmalı, içme suyu ihtiyacının sulama suyu ihtiyacına nazaran öncelikli olduğu da gözetilerek herkesin ihtiyaçları oranında yararlanabileceği bir su rejimi kurulması yoluna gidilmesi gerektiği-
Suya elatmanın önlenmesine ilişkin davada, davaya konu su kuyusunun hangi parsel içerisinde kaldığı belirlenip davalıya ait parselde kaldığının tespit edilmesi halinde; suların en az olduğu dönemde mahallinde ziraatçi ve jeoloji mühendisi bilirkişiler hazır bulundurularak yeniden keşif yapılmak suretiyle suyun niteliği tespit ettirilip davacıların suya ihtiyacı olup olmadığı ve yararlanma haklarının bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra davalının içme suyu ihtiyacı olup olmadığı, bu ihtiyacı şebeke suyu veya başka kaynaktan karşılayıp karşılamadığı araştırılıp içme suyu ihtiyacının sulama suyu ihtiyacına nazaran öncelikli olduğu da gözetilmek suretiyle herkesin ihtiyacı oranında yararlanabileceği bir su rejimi kurulması gerektiği-
Suya müdahalenin önlenmesi istemine ilişkin davada, dava konusu kaynak suyundan davacı köye tahsis edilen su miktarının davacı köyün diğer kaynakları da dikkate alındığında içme ve kullanma suyu olarak ihtiyacına yeterli olduğu ve hatta fazla bulunduğu teknik bilirkişi raporuyla sabit olup genel su niteliğindeki söz konusu dereden davalıların faydalı ihtiyaçları oranında yararlanmalarının engellenemeyeceği gözetilmeksizin dere suyunun tamamının davacı köye tahsisi söz konusuymuş gibi delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu davanın kabulüne karar verilemeyeceği-
Türk Medeni Kanunu'nun 718. maddesi gereğince; arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da gireceği, gerek Türk Medeni Kanunu'nun 718. maddesi gerekse 756/2. maddesinde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklı olduğu, kaynak, kökeni yeraltı suyu olan tabi ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su kaynak niteliğini kazanmayacağı, ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması halinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamayacağı, yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulü de 167 sayılı Yeraltı Suları Kanununa tabi olduğu-Türk Medeni Kanunu'nun 756/2 ve 837. maddesinde belirtilen kaynak irtifakına konu olabilecek su özel su olup genel su niteliğindeki yeraltı suyunun bu düzenlemelerin dışında olduğu, nitekim genel sular taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemeyeceği-
TMK'nın 718. maddesi gereğince; arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da gireceği, bu madde hükmüne paralel olarak düzenlenen TMK'nın 756. maddesi gereğince de; kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabileceği, başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulacağı- Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardan olduğu, arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmayacağı, arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümlerinin saklı olduğu, gerek TMK'nın 718. maddesi gerekse 756/2 maddesinde sözü edilen kaynakların, yeraltı sularından farklı olduğu-
Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gereğince; arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da gireceği, gerek Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gerekse 756/2. maddesinde sözü edilen kaynakların, yeraltı sularından farklı olduğu-
Gerek TMK'nın 718. maddesi gerekse 756/2. maddesinde sözü edilen kaynakların, yeraltı sularından farklı olduğu- Kaynak irtifakı doğrudan kişiye bağlı olarak kurulabileceği gibi başkalarına devri de kararlaştırılabileceği, bağımsız ve daimi hak olarak tesis edildiğinde tapu kütüğüne ayrı bir sayfaya kaydı da mümkün olduğu- Kaynak hakkının kazanılmasına ilişkin kanunda açık bir hüküm olmamakla birlikte eşyaya bağlı diğer irtifakların kazanılması hükümleri uyarınca TMK'nın 780. maddesinden kıyasen yararlanarak taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasına ilişkin hükümlerin uygulanacağının kabul edilmesi gerekeceği (m.704/2), bu durumda kaynak hakkının, resmi şekilde düzenlenecek sözleşme ile tapu siciline tescil ile kazanılmasının mümkün olduğu-TMK'nın 756/2 ve 837. maddesinde belirtilen kaynak irtifakına konu olabilecek su özel su olup genel su niteliğindeki yeraltı suyunun bu düzenlemelerin dışında olduğu, nitekim genel sular taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemeyeceği-
Türk Medeni Kanununun 756/2 ve 837. maddesinde belirtilen kaynak irtifakına konu olabilecek su özel su olup genel su niteliğindeki yeraltı suyunun bu düzenlemelerin dışında olduğu, nitekim genel sular taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemeyeceği-
Suya vaki elatmanın önlenmesine ilişkin davada, suların en az olduğu dönemde keşif yapılarak taraflar arasındaki anlaşma tutanağı da gözetilerek davacının suya ihtiyacı olup olmadığı tespit edilip, davalıların içme suyu ihtiyaçları olup olmadığı, bu ihtiyacı şebeke suyu veya başka kaynaktan karşılayıp karşılamadıkları araştırılıp, içme suyu ihtiyacının sulama suyu ihtiyacına nazaran öncelikli olduğu da gözetilerek herkesin ihtiyaçları oranında yararlanabileceği bir su rejimi kurulması gerektiği-