Davacının bazı dönemler şebeke suyunun kesildiğini belirtmiş ise de, davacının bu taşınmazla ilgili mülkiyet veya güçlendirilmiş şahsi hakkının bulunmadığı, davalıların ise dava konusu suyun çıktığı taşınmazın maliki olduğu, davacının korunmaya değer herhangi bir hakkı olmadan elatmanın önlenmesi istemiyle dava açamayacağı-
167 sayılı Yeraltı Suları Kanunu ile 08.08.1961 tarihli tüzükte yeraltı sularından kişilerin faydalanma koşullarının gösterildiği, buna göre dava konusu kuyunun yasal hale getirilmesi ve kullanılabilmesi amacıyla ilgili makama başvuru için davacılara süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekeceği- Mahkemece hüküm altına alınan mecra irtifakı ............ tarihli fen bilirkişisi ek-2 raporundan da anlaşılacağı üzere yoldan geçmekte olup Hazine'ye husumet yöneltilmeden ve kesintisizlik ilkesine aykırı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece dava konusu olmadığı ............ tarihli krokili raporda gösterilen yasal olmayan kuyunun iptaline dair hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Mahkemece hükmün ikinci bendine "Yeraltı Suları Tüzüğü madde 16 uyarınca içme suyu hattının yasal kuyuya bağlanması için gerekli tüm işlem ve başvuruların davacılar tarafından yapılmasına, masrafların davacılar tarafından karşılanmasına, yasal kuyunun işletme masraflarının da kullandığı su miktarı nispetinde davacılar tarafından karşılanmasına," şeklinde karar verilerek şarta bağlı ve infaza elverişli olmayan şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Dosya içerisinde bulunan hidrojeoloji bilirkişisi ve jeoloji bilirkişisi raporlarından davacıların kullandığı suyun debisinin davalıların açmış oldukları kuyu nedeniyle azalmış olduğunun anlaşıldığı, sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için suların en az olduğu bir dönemde mahallinde jeoloji ve ziraat mühendisi bilirkişiler eşliğinde keşif icrası ile tarafların suya ihtiyaç durumu, sudan yararlanan tüm taşınmazlar belirlendikten sonra yararlandıkları veya yararlanabilecekleri tüm su kaynakları da incelenerek, davacılara ait taşınmazlarda yapılan zirai faaliyet nedeniyle su ihtiyacının kesin olarak belirlenmesi gerekeceği, davacıların tarımsal faaliyetlerindeki su ihtiyaçlarını diğer kaynaklardan karşılayamadığının belirlenmesi halinde mahkemece davanın kabulüne karar verilmeli, su ihtiyaçlarının bulunmadığının tespiti halinde ise şimdiki gibi davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, suların en az olduğu tarihler belirlenerek bu tarihlerde mahalli bilirkişiler, varsa taraf tanıkları, jeoloji mühendisi bilirkişi, ziraat mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişisi refakatinde keşif yapılarak bilirkişilerce öncelikle suyun debisinin tespit edilmesi, suyun kaynadığı taşınmazdan fazlasını ihtiva etmesi halinde genel su olduğunun kabulü ile davacıların ve davalının su ihtiyaçlarını başka yerden tedarik edip etmedikleri de araştırılmak suretiyle su ihtiyaçları belirlenerek davacıların varsa kadim kullanım haklarına yönelik elatmanın önlenmesi ile gerekiyorsa su rejimi kurulmak suretiyle murazanın giderilmesi gerekeceği-
Davacının, kendi taşınmazları içerisinde akan kaynak sularının kendisine ait olduğunu belirterek Belediyenin bu kaynak suyunu boru döşemek suretiyle kullanması nedeniyle tazminat talebinde bulunduğu davada; dava konusu suyun, "genel su" niteliğinde olduğu anlaşıldığından, davacının ihtiyacı dışındaki suda, suya ihtiyacı olan Belediyenin de kullanma hakkının bulunduğu-
Suya ve su arkına elatmanın önlenmesi istemi- Genel suların taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemeyeceği- Keşif ara kararı verilmesinin talebi üzerine, keşif yapılmasına karar verilmiş ve henüz davalılara dava dilekçesi ile tensip zaptı tebliğ edilmemiş iken, davalıların yokluğunda keşif yapılmış ve keşif sonrası alınan bilirkişi raporlarında, davacının kadimden beri kullandığını iddia ettiği su kaynağının dava dışı Maliye Hazinesi adına kayıtlı parselde bulunduğu tespit edilmiş, ancak bilirkişiler tarafından bu suyun niteliği belirlenmediği gibi mahkemece, suyun kim ya da kimler tarafından hangi tarihten beridir kullanıldığı yönünde herhangi bir araştırma da yapılmamış olup davalılar adına çıkarılan tebligatlar ise keşiften sonra tebliğ edildiği,davalıların cevap dilekçelerinde bilirkişi raporlarını kabul etmediklerini, suyun niteliği ve kullanımı hususunda tanıklarının dinlenmesi gerektiğini belirttikleri görüldüğünden, mahkemece, mahallinde suların en az olduğu dönemde jeoloji, hidrolog ve ziraat mühendisinin bulunduğu bilirkişi heyetiyle yeniden keşif yapılarak mahalli bilirkişi ve taraf tanıkları da dinlenmek suretiyle dava konusu suyun niteliğinin belirlenmesi, davacının ve davalıların suya ihtiyaç durumunun ziraat bilirkişisine bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmesi ve davalıların suya elatması nedeniyle su kaynağının etkilenip etkilenmediği de araştırılarak tarafların bu sudan yararlanma şekil ve şartları da belirlendikten sonra gerekirse taraflar arasında bir su rejimi oluşturulması gerektiği-
TMK. mad. 756/2 ve 837'de belirtilen kaynak irtifakına konu olabilecek su özel su olup genel su niteliğindeki yeraltı suyunun bu düzenlemelerin dışında olduğu; nitekim genel sular taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemeyeceği- Suların en az olduğu dönemde uzman bilirkişi kurulu (jeoloji mühendisi, ziraat mühendisi ve fen elemanı) marifetiyle yeniden keşif yapılarak, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle rapor alınması, davacıların suya ihtiyacı olup olmadığının bilimsel verilere uygun olarak tespit edilmesi, davacıların paydaşı olduğu taşınmazdaki dava konusu sudan, taşınmazın paydaşlarının neden yararlanamadıkları, suyun yapılandırılmasının ne şekilde yapılabileceği hususlarının da kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi, Kaymakamlık Makamının 28.10.2009 tarih ve 2009/29 Karar sayılı idari men kararına ilişkin evraklar ile ....Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2014-97 Esas, 2014-176 Karar sayılı dosyası getirtilerek incelenmesi, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiği-
Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular da yararlanabileceği; bunun yanında kaynak suyu tapulu olmayan araziden (örneğin mera,orman vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel su olduğu ve bu sudan ise kadim ve öncelik hakkı ihlal edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabileceği- Genel suların taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemeyeceği- Dava konusu suyun genel nitelikte olduğu- Dosya içeriğinden davalı köyün suya ihtiyacının olup olmadığı yönünde bir araştırma yapılmadığından, suların en az olduğu dönemde mahallinde ziraatçi ve jeoloji mühendisi bilirkişiler hazır bulundurularak yeniden keşif yapılarak davalının hangi miktarda su ihtiyacının bulunduğu bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmeli, davalıların kullanabilecekleri suyu şebeke suyu veya başka kaynaktan karşılayıp karşılamadıkları araştırılmalı, gerekirse içme suyu ihtiyacının sulama suyu ihtiyacına nazaran öncelikli olduğu da gözetilerek herkesin ihtiyaçları oranında yararlanabileceği bir su rejimi kurulması yoluna gidilmesi gerektiği-
Kaynakların arazinin bütünleyici parçası olduğu ve bunların mülkiyetinin ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabileceği(TMK. mad. 756)- Dava konusu su, davalıya ait tapulu taşınmaz içinden çıkmakla birlikte mevcut debisi ve öteden beri kullanım şekli itibariyle genel yeraltı kaynak suyu niteliğinde olduğu- Genel sulardan kadim ve öncelik hakkı nazara alınmak koşulu ile herkes ihtiyacı oranında yararlanabileceği ancak, davada tarafların suya olan ihtiyaçları ayrıntılı olarak tespit edilmediği, yapılan keşiflerde suyun kullanım biçimi hususunda mahalli bilirkişi dinlenmediğinden, suların en az olduğu dönemde mahallinde ziraatçi bilirkişi ve jeoloji mühendisinin bulunduğu bilirkişi heyetiyle keşif icra edilerek suyun kullanım biçimine ilişkin mahalli bilirkişiler dinlenmeli, davacının ve davalının suya ihtiyaç durumu ziraat bilirkişisine bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmeli, davalının başka kaynaktan ihtiyacını karşılayıp karşılamadığı araştırılmalı, kadim ve öncelik hakları gözetilerek içme suyu ihtiyacından fazlasının bulunduğunun saptanması halinde bu sudan yararlanma şekil ve şartları belirlenmek suretiyle su rejiminin oluşturulması gerektiği-
Suların en az olduğu dönemde uygulamalı keşif yapılarak gerekirse boyama usulüyle davalının sonradan açtığı kuyunun kapatılması halinde davacı kuyusuna suyun gelip gelmediği kesin olarak saptanıp suyun dönmemesi halinde tarafların suya ihtiyaç durumları ile bu ihtiyaca uygun infaza elverişli yeni ihtilaflara yol açmayacak su rejiminin ne şekilde olacağı zirai bilirkişi aracılığı ile belirlenip sonuca göre hüküm kurulacağı-