Mahkemece, davacının tüm mirasçılarının davaya dahil edilip muvafakatlerinin alınması ya da terekeye temsilci atanarak temsilciden davaya diyeceklerinin sorulması için davacı tarafa kesin süre verilerek, dava şartı sağlandığı takdirde işin esasına girilmesi, aksi halde kesin süreye rağmen belirtilen dava şartı noksanlığı giderilememiş ise dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
İktisap ve işyeri ihtiyacı nedeniyle tahliye istemine ilişkin davada, taraflar arasında 8 yıl süreyle imzalanan kira sözleşmesine şirket yetkilisinin şirket adına imza atması sebebiyle kiracının şirket olduğu kabulüyle pasif husumet yokluğuna karar verileceği-
02/04/2003 tarihinde kurulduğu anlaşılan şirketin ortakları tarafından taahhüt edilen sermayenin şirket ortakları tarafından ödenmediği halde ödenmiş gibi gösterildiği, bu tutardaki sermaye payı kadar şirketin zarara uğratıldığı- Dava dışı şirketin ise, bilirkişiler tarafından incelenen 2003-2004 yılı defterleri ve yardımcı-muavin hesaba ait bilgisayar çıktılarına göre; 30/06/2003 tarihi itibariyle davacı şirketten 100.000,00 TL tutarında tahsilatın kaydedilmiş olduğu, 31/12/2004 tarihi itibariyle 104,316,97 TL davacı şirkete borç bakiyesinin göründüğü - Pay sahipleri olarak görünen davalıların, sınırlı sorumlu olduklarından ve bu sıfatları nedeniyle de şirketin zararından sorumlu olmadıkları - Bir kısım davalıların hakim ortak sıfatı ile sorumlu oldukları, tüzel kişilik perdesinin aralanması ile yönetimde talimatları ile şirkete yön veren ve kararların oluşmasını sağlayan hakim ortakların şirket zararından sorumlu olduklarının kabulünün gerektiği- Şirkette hizmet sözleşmesi ile çalışanların verilen kararların alınmasında ve denetiminde söz sahibi olmadıklarından, bu kişilerin zarardan sorumlu olmadığı, yönetim ve denetim kurul üyelerinin sorumlu tutulması gerektiği -Hakim ortak, yönetim ve denetim kurulu üyesi olan davalılar bakımından davanın kabulü ile diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği -
Davalı arsa sahipleri gecikme tazminatı alacaklarının bulunduğunu savunmuş olup, davalı arsa sahiplerinin sözleşmeden doğan haklarını, teminat altına alabilmek amacıyla elde tuttuğu bağımsız bölüm veya bölümlerin gecikme tazminatı alacağı ödenmeden; sözleşmeye uygun olarak teslim olgusunun gerçekleştiği kabul edilemeyeceğinden, davalı yüklenici kooperatifin tescile hak kazanamayacağı- Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerektiği- Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin, ileri sürülme zamanının Yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def'i de olmadığı, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re'sen nazara alınması gerekli hukuki bir durum olduğu- Mahkemece, taraflar arasındaki ticaret mahkemesindeki dosya incelenerek, davalı arsa maliklerinin kaç bağımsız bölümün tapu devrinden kaçındıkları, elde tuttukları bağımsız bölümlerin değerlerinin anılan dosyadaki gecikme tazminatı alacağını karşılayıp karşılamadığı, alacaklarından fazla bağımsız bölüm tapusunu elde tutup tutmadıkları, buna göre davalı yüklenici kooperatifin tapu talep etme hakkının bulunup bulunmadığı, bu arada dava konusu bağımsız bölümün hukuki durumu gerekirse bilirkişi incelemesi ile belirlenerek sonucuna göre arsa malikleri yönünden karar verilmesi gerekirken, taraflar arasındaki uygulama ve davacının taraf ehliyeti bulunduğu hususları gözardı edilerek, muhtemelen aktif davacı sıfatının bulunmadığı kastedilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Kamu tüzel kişiliğine sahip olmayan toplulukların davada taraf olarak gösterilemeyeceği- Dava dilekçesinde tarafın yanlış gösterilmesi halinde uygun mehil verilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-
Dava açılmadan önce ölmüş bir kimsenin mirasçılarının, davaya taraf olarak eklenerek yargılamaya devam olunmasının HMK mad. 124/4 kapsamında sayılacağı-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkin açılan davada, davacı davalılar arasında yapılan protokol ile davacının davasından feragat edip tarafların birbirini ibra ettiği ve karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekâlet ücreti istemeyeceklerini kararlaştırdığı- Dava tarihinden sonraki dönem için tahakkuk edecek ecrimisilin yeni bir davanın konusunu oluşturacağı, taşınmazın devredilmiş olmasının eski malikin geçmiş dönem için ecrimisil isteme hakkını ortadan kaldıramayacağı yeni malikin ancak mülkiyeti kazandıktan sonraki zaman dilimi için ecrimisil isteyebileceği- Davacının davalılar aleyhine açtığı ecrimisil davasından karar tarihinden sonra da davalılar hakkındaki davasından feragat etmesi nedeniyle feragat hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının davalılar aleyhine açtığı ecrimisil davasından karar tarihinden sonra da davalılar hakkındaki davasından feragat etmesi nedeniyle feragat hakkında bir karar verilmesi ve ecrimisil isteği yönünden olumlu olumsuz bir hüküm kurulması gerektiği-
Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından, adi ortaklığa karşı dava da açılamayacağı ancak adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demek olduğundan HMK’nun 124'üncü maddesi gereğince, davada hali hazırda taraf sıfatı bulunmayan avukata değil, bizzat ortaklığı oluşturan şirketlere usulune uygun şekilde tebligat yapılarak husumet yöneltilerek taraf teşkili sağlanarak esasa girilip karar verilmesi gerekirken husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı Karamanlı Köyü'nün 6360 sayılı Kanunun ilgili hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle olarak Çivril İlçesinin belediyesine katılması nedeniyle görülmekte olan davada taraf sıfatı kalmadığından ve katıldığı ilçe belediyesi taraf olacağından 6360 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin 13. fıkrası gereğince işlem yapılması için kararın bozulması gerektiği-