Kural olarak ölü kişiye karşı dava açılamayacağı ve aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine de dava açılması halinde davanın mirasçılarına yöneltilmesine olanak olmadığı- Bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın rızası ile mümkün olduğu- Maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği- Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceği ve bu durumda hakimin, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmedeceği-
Davalının sağ olup olmadığını tespit edememe bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralını ihlal etmiyorsa, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara karşı davaya devam edilmesi mümkün olup davacı vekiline HMK m.124 gereğince davayı mirasçılara yöneltme imkanı tanınmadan karar verilemeyeceği-
Kaçak elektrik kullanımından doğan bedelin tahsiline ilişkin davada, dava konusu elektriğin mahalle muhtarlığı tarafından kullanıldığı belirtildiğinden tüzel kişiliği olmayan muhtarlığa husumet yöneltilemeyip davanın söz konusu muhtarlığın, sınırları içerisinde kaldığı belediyeye yöneltilmesi gerektiği-
Ölüm ile kişilik hakları ve vekillik ilişkisi son bulduğundan karar tarihinden önce öldüğü anlaşılan davalının mirasçılarının davaya dahil edilmesi veya mirasçılarından alınan vekaletname ibraz edilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerekeceği-
6183 s. K. mad. 25 uyarınca, tasarrufun iptali davasının borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı- Yargılama devam ederken borçlunun ölmesi halinde, mirasçılarının davaya dahili için davacıya süre verilmesi, mirasçıların mirası reddi halinde ise, konunun miras hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi ve mahallin Sulh Hukuk Hakimine durumun bildirilerek mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesinin sağlanması ve anılan mahkemece atanacak ve yetkilendirilecek tereke temsilcisinin huzuru ile davaya devam olunması gerektiği-
Davacı vekilinin duruşmadaki beyanında "tebliğ yapılamayan ve ölü olan davalılar yönünden davayı atiye terk ettiğini" beyan etmesi karşısında, bu beyanının davadan "feragat" mi yoksa "davanın geri alınması"na yönelik olduğunun açıklığa kavuşturulması gerektiği- Geçit hakkı tesisine ilişkin olarak açılan davada verilen kararın kesinleşmediğinin anlaşılması karşısında, bir kısım davalılar lehine bu yerde usulünce doğmuş ve davalıların kullanımını haklı kılan bir hakkın varlığından söz edilemeyeceği ve bu durumda davacının mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak davacıya ait taşınmazları kullanan davalılar hakkında elatmanın önlenmesi karar verilmesi gerektiği-
Davacının, çekişme konusu taşınmazda davalının bina yapımı sırasında paydaşı olduğu 1913 ada 3 parsel sayılı taşınmazın bir kısmına beton döküp tuğla ile çevirdiğini iddia ettiği, ancak mahkemece yerinde keşif yapılarak bu husus açıklığa kavuşturulmadığından, yerinde keşif yapılarak, elatma olgusunun açıklığa kavuşturulması, taraf tanıklarının keşif mahallinde dinlenilmesi ve bilirkişi raporu sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Haksız el atmalarının önlenmesi ve ecrimisil bedelinin tahsiline yönelik açıllan davada, davacı dava tarihinden sonra öldüğünden ve davada taraf ehliyetinin sona erdiğinden, mirasçılarının tespit edilerek davaya dahil edilmeleri suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerektiği- Davacının kendi adına asaleten, diğer kıstılı davacı adına vesayeten açtığı davada, vesayet makamından kısıtlı adına dava açma yetkisi verildiğini gösteren izin belgesini ibraz etmediği görüldüğünden, husumete izin belgesini sunması için süre verilmesi gerektiği-
Davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde davacının daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam etmesinin mümkün olduğu-
Yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizine ilişkin davada, şahıslar kendi başlarına dava ehliyetine sahip olduklarından annenin dava ehliyetinin bulunmadığı ve davanın reşit olan şahısların aleyhine açılması gerektiği-