Davacı iddiasını ispat için yazılı delil ibraz edemediğine ve dava dilekçesinde "tüm hukuki deliller" demek suretiyle yemin deliline de dayandığına göre, mahkemece davacıya ödeme iddiası konusunda davalı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlattırılarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni olduğu-
İİK.'nun 72/VII maddesi hükmüne göre açılacak olan istirdat ( geri alma) davasının bağlı olduğu bir yıllık sürenin "hak düşürücü süre" olduğu-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, “senetten dolayı borçlu bulunmadığının tespitine” ilişkindir. Kural olarak alacak iddiasında bulunan, bu alacağını kanıtlamak durumundadır. Somut olayda davacı borçlu senedi ciro eden lehtar, davalı ise bu ciro ile senedi iktisap eden hamil konumundadır. TTK.’ nun 690. maddesi yollaması ile bonolar hakkında da uygulama olanağı olan aynı yasanın 642. maddesi uyarınca, bonoda hamil tarafından ciranta aleyhine takip yapılabilmesi için, ödememe protestosunun çekilmesi gerekir. Protestonun çekilmemesi müracaat hakkının kaybına yol açar, bu süre hak düşürücü nitelikte olduğu için, hâkim tarafından re’sen dikkate alınması gerekir-
Tesis edilen ipotekte mevcut bir borç(karz)dan söz edilmediğinden, ipoteğin “karz ipoteği” olarak kabulü olanağı bulunmamaktadır. Bu durumda ipotek “limit ipoteği” olarak kabulü gerekmesine ve davalının davacıdan alacaklı olduğunu da kanıtlayamamış olmasına göre “davanın kabulüne” karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu senetlerde TTK.’ nun 688/6. maddesinde öngörülen tanzim tarihi bulunmadığından aynı yasanın 689. maddesi gereğince bono niteliğinde sayılmazlar. Bu nedenle böyle bir senetten doğan alacağın ancak alacağın temliki yolu ile devri mümkün olup, davalı bankanın beyaz ciro yolu ile alacaklı sıfatını kazanamayacağı gözetilerek, menfi tespit davasının banka yönünden de kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile banka hakkındaki davanın reddinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Bonolar sebepten bağımsız borç ikrarına havi senetlerdir. Bu itibarla senedin aksini iddia eden tarafın bu iddiasını HUMK.’ nun 290. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerektiğinden ve somut olayda dava konusu senetlerin imzalı ve boş olarak teminat amacıyla verildiği davacı tarafça iddia edilmiş olduğundan, ispat külfeti davacı taraftadır. Mahkemece somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
İhtiyati haciz sırasındaki borcu kabul beyanlarının müzayaka (manevi baskı) altında yapıldığı farz edildiğinden bu tür beyanların geçerli olmayıp borçluyu bağlamayacağı-
Hamiline düzenlenen çeklerin ciro yapılmaksızın el değiştirmesi mümkündür. Somut olayda davalı Y.K.’un ciro imzasının bulunmaması diğer davalının meşru hamil olduğunu göstermez. Davalı Y.K. ile davacı arasında düzenlenen protokol, bu protokolde imzası bulunmayan davalı C’ bağlamaz. Davalı Y.K.’ un “kız kardeşinin oğlu olan davalı C.’nin çeki işyerinden kendisinden habersiz aldığı” iddiası ise, yapılan bir şikâyet ve çekin zayiine ilişkin olarak tüm yasal yolların tüketildiğine dair bir delil bulunmaması karşısında inandırıcı değildir. TTK.’ nun 599. maddesi hükmü gereği davalı C’ nin kötü niyetli hamil olduğunun kanıtlanamadığı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davacının "senedin teminat seni olduğu" yolundaki iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceği-
Menfi tespit ve istirdat davaları takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabileceği, ödeme emrinin iptal edilmiş olmasının, icra takibinin de iptali sonucunu doğurmayacağı-