Davalı-alacaklının "haksız takip tazminatı" (kötüniyet) tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için, hem alacaklının "haksız" olarak takipte bulunmuş olması ve hem de bu takibin "kötüniyetle" yapılmış olması gerekeceği-
İcra takibine konu bonoda ihdas nedeni bulunmadığı, bu suretle de davalının bononun verdiği nakit para karşılığı düzenlendiği şeklindeki beyanının senet metnini talil ettiği anlamına gelmeyeceği, ispat yükünün yer değiştirmeyip davacıda olduğu ancak davacı yanın iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı gibi yemin teklif hakkını da kullanmayacağını ifade ettiği gerekçeleriyle ispat edilemeyen davanın mahkemece reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Kredi kartı sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıklar ile ilgili açılan menfi tespit davalarında 5464 sayılı Yasanın 44. maddesi gereğince Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu-
HUHK’ nun 94/2. maddesi hükmüne göre yargılama gideri ve avukatlık ücreti ile sorumlu tutulmamanın iki koşuklu vardır. Bunlardan biri davanın açılmasına sebebiyet vermemiş olmak, diğeri de ilk oturumda davanın kabul edildiğinin bildirilmesidir. Bu iki koşulun bir arada gerçekleşmiş bulunması gerekir. Somut olayda davacı, kendisine usulen tebliğ edilen 1. haciz ihbarnamesine itiraz etmemiş ve davalı ilk celseden önce davayı kabul etmiştir. Bu durumda mahkemece davalının yargılama gideri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulmaması gerekirken, yazılı gerekçe ile “davalının yargılama giderleriyle sorumlu tutulması” usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Her ne kadar yanlar arasındaki sözleşmede vade farkına dair hüküm var ise de alacaklı davalı tarafın takiplerde “vade farkı” değil “faiz” talep ettiği görülmektedir. Takipler kambiyo senetlerine dayandığına göre; 3095 sayılı Yasa uyarınca avans faizi istenebilir. Buna rağmen mahkemece somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle, avans faizinden daha yüksek oranlarda faiz hesabı yaptırılarak hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-