Davacının takibe konu senedin teminat senedi olarak zorla imzalattırıldığı iddiasıyla menfi tespit isteminin yanında kira alacağının tespiti ve tahsili talebinde bulunduğu, davacının tanık olarak dinletmek istediği kişinin mahkeme huzurunda dinlenmediği, ancak savcılık soruşturması aşamasında alınan beyanlarında davacının iddialarını doğrular mahiyette beyanda bulunmadığı, davacının dava konusu senet ile ilgili şikayetçi olduğu savcılık soruşturmalarında takipsizlik kararları verildiği, yine dava konusu senedin teminat senedi olmadığına ve davacının borcu olduğuna dair davalının teklif edilen yemini eda ettiği, bu sebeple davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, ayrıca davacının davalının taşınmazında oturduğunu ve kira bedeli ödemediğini iddia ederek davacının kira alacağının tespiti ile varsa davacının borcundan mahsubunu talep ettiği, dava konusu senedin taşınmaz satışı nedeniyle zorla imzalatıldığının ispat edilemediği, davacının kira alacağını ayrı bir davada talep edebileceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği-
HMK'nun 209. maddesi, "imzası inkar edilen senet yönünden" düzenlenmiş olup, senetteki imza hususunda davacı yanın inkarı bulunmayıp, senedin içerik olarak sahteliği iddia olunmakla; HMK'nun 209. maddesi değil, İİK'nun 72/3. maddesi koşullarının aranacağı ve bu koşullara göre varsa ihtiyati tedbir verilebileceğinden bu nedenle davacı yanın istinaf başvurusunun yerinde görülmediği- Adli yardımdan yararlanabilme koşulları, yoksulluk ve haklılık olup; yoksulluk, tamamen fakr-u zaruret içinde bulunmak şeklinde anlaşılmamalı, kendisi ve ailesinin normal geçimini sağlayacak kadar mal ve haklara veya gelire sahip olan bir kişinin, açmak zorunda kaldığı bir dava veya kendisine karşı açılan bir dava sebebiyle yapmak zorunda kalacağı harcamaları, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zora düşürmeksizin karşılama gücünden yoksun olan kişilerin de adli yardımdan yararlanmalarını icap edeceği- Haklılık koşulunun varlığı konusunda ise yaklaşık ispat ölçüsünde hâkimde bir kanaatin oluşması gerektiği- Talepte bulunan kişinin baştan açıkça haksız görülmüyor olması da, adli yardımın koşulu olan haklılığın ispatı için yeterli sayılabileceği- Geçici hukukî koruma taleplerinde de adli yardımdan yaralanılabileceği- Bazen dava açılmadan önce talep edilmesi gereken ihtiyatî haciz ve ihtiyatî tedbir gibi geçici hukukî korumalarda özellikle teminatların oldukça yüksek meblağlara ulaşabileceği göz önüne alındığında, bu teminatı ve diğer yargılama giderlerini ödemek zorunda kalacak olan kişilere, haklı oldukları yolunda hâkimde kanaat uyandırmaları hâlinde, adli yardım sayesinde, tüm giderlerden geçici olarak muafiyet tanınması, etkin bir hukukî korumanın gerçekleşmesine önemli ölçüde hizmet edeceği gerekçesiyle ve yine HMK'nun 85. maddesinde de benzer bir düzenleme bulunduğundan, adli yardım talebinin kabul edilmesi nedeni ile HMK'nun 335. maddesi uyarınca teminatın da adli yardım kapsamında olduğunun kabulünün gerektiği-
Uyuşmazlığa konu senette ciro yoluyla hamil sıfatını taşıyan ... yönünden davanın kabul edilebilmesi için kötü niyetli hamil olması, başka bir deyişle 'senedin bedelsiz olduğunu bile bile temlik aldığının ispatlanması' gerektiği- Dosyada toplanan deliller hamilin kötü niyetle temlik aldığını ispata elverişli bulunmadığından bu davalı yönünden 'davanın reddine' karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 72/3 maddesinin 1. cümlesinin amir hükmü gereğince, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden ve davacıların talebi de, takibin tedbiren durdurulması yönünde olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Dosya kapsamına göre, senedin, sözleşmenin teminat altına alınması amacıyla verildiği, anılan senedin kambiyo vasfı olmadığı için, kambiyo senetlerine özgü takibe ilişkin haklardan faydalanamayacağı, davalının zararını ispat edemediği anlaşıldığından, bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği- Bölge Adliye Mahkemesince, birleşen davaya ilişkin olarak verilen kararda menfi tespitine karar verilen tutarın 55.400,00 TL olduğu nazara alınarak anılan miktarın temyiz sınırının altında kaldığının anlaşıldığı- Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceği-
Teminat amaçlı verilen senetten kaynaklı başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti isteği-
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe dayanak senetteki itiraz hususu HMK. 209'da özel olarak düzenlendiğinden yazı veya imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde, bu konuda özel hüküm olan HMK. 209'un uygulanması gerektiği- Menfi tespit davasında, Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasında alınan Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü raporu dikkate alınarak, icra takibinin "teminatsız" olarak durdurulmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir istemine ilişkin davada, dava konusu bonoya dayalı icra takibinden sonra eldeki menfi tespitin açıldığı, mahkemece İİK’nun 72/3. maddesi uyarınca teminat karşılığında icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmesinin durdurulmasına dair ihtiyati tedbir kararı verildiği, buna göre icra takibinin tümden durdurulması şartlarının somut olayda gerçekleşmediği, bu gerekçeler ile davacının ihtiyati tedbir talebinin İİK'nın 72/3 ve HMK'nın 389 vd. maddeleri gereğince kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
Mahkemece bozma kararına uyulduğu görülmekle birlikte, Dairemizin bozma ilamında da işaret edilen kesinleşmiş menfi tespit hükmü ile alacaklı... Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin iade borcu bulunmadığı, şikayet konusu işlem tarihi itibariyle İİK.nun 72/5.maddesi uyarınca eski hale iade şartları oluşmadığı anlaşıldığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ek karara dayanak tebligatta; mahkeme mührü, hakiminin sicil ve imzasını taşımayan tebligat parçasının üstüne “İHTAR ... işlem muhtırasının tebliğ tarihinden itibaren HMK’nun 344. maddesine göre bir haftalık kesin süre içinde dosyamıza yatırılması, aksi halde istinaf isteminden vazgeçme sayılacağına karar verileceği ihtar olunur.” denilmiş, yatırılması gereken tutarın 44,40 TL istinaf karar harcı ve 15.H.D. 150,00 TL istinaf avansı olduğu belirtilmiş olduğundan, Ek karara dayanak tebligat üzerindeki söz konusu açıklamalar yasanın aradığı yönteme uygun olmadığı gibi muhtıranın hakim tarafından verildiği de kabul edilemeyeceğinden, usulüne uygun bir muhtıranın varlığından söz edilemeyeceği-