Davacıya ait uçağın uçamamasından kaynaklı zarar, davacı tarafından verilen belgelere göre bilirkişiler tarafından hesaplanarak rapor verilmiş olduğundan ve uçaktan alındığı belirlenen parçaların bedellerinin tespiti de davalı tarafından verilecek belgelere bağlı olmadığı gibi kolayca tespit edilebilecek nitelikte olduğundan, davacının davasının "belirsiz alacak davası" olarak değil, "kısmi dava" olarak nitelendirilmesi gerektiği- Davacının davası kısmi dava olarak kabul edilip, davasını haksız fiil sebebine dayandırdığı olgusundan hareket edilerek, davalı eyleminin haksız fiil olmakla birlikte suç teşkil edip etmediğinin belirlenmesi ve ıslah tarihi itibariyle, ıslah edilen miktara uygulanacak zamanaşımı süresi gözönünde bulundurularak karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı istemi-
Trafik kazasına bağlı yaralama nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası-
Suça sürüklenen çocuk sıfatıyla Çocuk Mahkemesinde yargılanan davalı hakkındaki tazminat davasında uygulanacak zamanaşımı süresinin TCK m. 66/1-e ve 66/2 uyarınca 5 yıl 4 ay olduğu-
Trafik kazası sonucu yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-
Trafik kazası sonucu oluştuğu iddia edilen bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemi-
Alacaklının haciz ihbarnamesine itirazı öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl içinde icra mahkemesinde İİK. m. 89/4'e göre tazminat davası açması gerektiği- Ceza yargılamasına ilişkin zamanaşımı hükümlerinin bu davalarda uygulanamayacağı- 89/1 haciz ihbarnamesine yönelik itiraz üzerine tazminat davası açan davacı, "davanın 2 yıllık hak düşürücü sürede ıslah edildiği" beyan etmişse de; aynı süre içerisinde ıslah ettiği şekli ile tazminata ilişkin nispi harcın anılan 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden çok sonra yatırıldığı görüldüğünden, hak düşürücü sürede yapılan bir ıslah ve tazminat talebinin varlığından söz edilemeyeceği- Islah yasal iki yıllık süreden sonra yapıldığından ve ıslah talebine davalı üçüncü kişi tarafından süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğundan, icra mahkemesince, davalı üçüncü kişi yönünden tazminat talebinin ıslah edilen miktar yönünden zamanaşımına uğradığından bahisle davanın bu miktar yönünden reddi ile dava dilekçesinde talep edilen 1.000 TL. yönünden davanın kabulüne yönelik karar verilmesi gerektiği- 
Devletin sorumluluğunun objektif-kusursuz sorumluluk hâli olduğunun kabul edildiğine ve bu sorumluluk hâlinin haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığına göre, aynı Kanunda haksız fiil zamanaşımı kurallarının uygulanma imkânı olmadığı gibi, TMK’nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için ayrıca zamanaşımı süresinin öngörülmediği dikkate alındığında, on yıllık genel zamanaşımı süresinin devletin sorumluluğu için uygulanması gerektiği-
Konteynerleri haksız olarak alıkoyan davalıdan haksız fiil hükümlerine göre tazminat talep edilmiş olup haksız alıkoyma sürecinde davacının zararının mütemadi olduğunun kabulü gerektiği- Geçen süre zarfında, davalı tarafından konteynerlerin kullanılmadığı veya başkasına kullandırmadığı, davacı tarafından da sadece haksız alıkonma yüzünden uğranılan zararın talep edildiği anlaşıldığından, somut olaya fuzuli işgal veya gerçek olmayan vekaletsiz iş görmeye ilişkin zamanaşımı sürelerinin uygulanamayacağı- Davalının eylemi nedeniyle yoksun kalınan kazancın tazminat olarak talep edildiği uyuşmazlıkta, zararının sürekli ve belirlenebilir nitelikte olması nedeniyle her günün zararına ait haksız fiil zamanaşımı süresinin o günden itibaren işlemeye başlayacağı- Davalının süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu gözetilerek, 6101 s. TBK.nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 5. hükmü de dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- "Davacının talebinin kötü niyetli zilyedin sorumluluğunun düzenlendiği TMK’nin 995. maddesi kapsamında değerlendirilerek (ecrimisilde uygulanması gereken) beş yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-