Haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin yargılama sonunda, davalılardan biri hakkındaki hüküm istinaf edilmemek üzere kesinleşmesine rağmen, davacının talebi aşılarak onun hakkında da istinaf incelemesi yapılmasının kamu düzenine ilişkin olmadığı, kararın davacı yararına bozulması gerektiği-
Facebook üzerinden elde edilen davacının ve boşandığı eşinin birlikte görüldüğü fotoğraflara dayanılarak davacının aylığının kesilmiş ve davalı kurum işleminin iptali istemli dava da, "facebookta paylaşılan fotoğraflara" vurgu yapılarak reddedilmişse de; “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun mevcut olup olmadığının eksik inceleme ve araştırmaya dayalımı olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğu, mahkemece  ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılması gerektiği-
Müdahalenin men’i ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada; 30.12.2015 tarihli keşif neticesinde, 1 nolu bağımsız bölüm yönünden toplam ecrimisil miktarı 13.983,33 TL ve 7 nolu bağımsız bölüm yönünden ise toplam ecrimisil miktarının 7.065,00 TL olarak hesaplandığı, davacı herhangi bir şekilde ıslah talebinde bulunmamasına rağmen, 2.012,00 TL ıslah harcının yatırılması için davacı tarafa kesin süre verildiği, mahkemece varılan bu sonucun usul hükümlerine aykırı olduğu, talep dört adet bağımsız bölüm için toplam 16.500,00 TL olmasına rağmen ve sonradan bu bağımsız bölümlerden 2 ve 8 nolu bölümler yönünden davacının davadan feragat etmiş olmasına rağmen, takip edilen 1 ve 7 nolu bağımsız bölümlerden hangisi için ne kadar ecrimisil talep edildiğinin belirlenmediği, HMK’nun 31. maddesi uyarınca; davacıya talebinin açıklattırılması çerçevesinde başlangıçtaki toplam ecrimisil miktarı göz önünde bulundurularak hangi bağımsız bölüm için ne miktar ecrimisil talep ettiğinin açıklattırılması gerektiği, diğer yandan; ıslah talebi olmadığı halde Mahkemece re’sen keşifte belirlenen ecrimisil miktarı üzerinden sanki ıslah yapılmış gibi tamamlanma harcının yatırtılmasının da usul hükümlerine aykırı olduğu-
Davanın asliye hukuk mahkemesinde görülerek; taraflar arasında yapılan kira sözleşmesinin davacı üniversite bakımından da geçerli ve bağlayıcı olup olmadığının tartışılması, hukuken geçerli bir kira ilişkisinin varlığının saptanması hâlinde işgal ve kötü niyetli bir kullanım durumu olmayacağından davanın reddedilmesi, aksi hâlde ise ecrimisil isteği yönünden bir karar verilmesi gerekirken, sulh hukuk mahkemesi tarafından davacının isteminin farklı yasa ve koşullara tabi bulunan kira alacağı olarak nitelendirilerek karar verilmesinin doğru görülmediği- Taraflar arasında kira ilişkisinin mevcut olup olmadığının asliye hukuk mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği-
Kadına özgü ziynet eşyası niteliğindeki bileziğin, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılacağı ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanacağı- Davalı erkeğin düğünde toplam 12 adet bilezik takıldığına yönelik beyanının mahkeme önünde ikrar kabul edilmesi gerektiği-
Fiil ehliyetinin nispi bir kavram olması, kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kuruluşu olan Adli Tıp Kurumundan alınmasını da zorunlu kıldığı-
İştirak nafakasının talep edilmesi halinde, mahkemece, bu istemin dışına çıkılarak iştirak nafakası ile birlikte bunun eklentisi olarak ortak çocuğun öğrenim gideri için de ayrıca belirli bir meblağa hükmedilemeyeceği- "İştirak nafakasının kamu düzenine ilişkin olduğu, çocuğun üstün yararının dikkate alınması gerektiği, hâkimin tarafların talebiyle bağlı olmadığı, iştirak nafakasının taleple bağlılık ilkesinin istisnası olduğu"şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacı ile ilk el durumundaki dava dışı kişi arasındaki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulabilmesi için bu kişinin tapu iptali davasında yer almasının zorunlu olduğu- İlk el durumundaki kişinin davada yer almasının sağlanması, davacı ile bu kişinin arasındaki temlikin inançlı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, davacı tarafından bu kişiye yapılan temlikin inançlı olduğunun saptanması durumunda, son kayıt maliki davalının TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının değerlendirilmesi gerektiği-
Dava dilekçesinde “ferağa icbar, tapu iptali, tescil talebimden ibarettir”, talep sonucunda “gayrimenkulün davalılar üzerindeki tapusunun iptaline ve adıma tesciline, adıma tescili mümkün olmadığı takdirde, davalılara ödediğim 150.000TL’nin (fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla (bugünkü değerinin tespiti ile tarafıma verilmesine) reeskont faiziyle birlikte alınarak bana verilmesine…” şeklindeki açıklamalara yer verildiği, “izahı” başlıklı paragrafında ise talebe ilişkin açıklamaya yer vermediği, yargılamanın devamı sırasında davanın da ıslah edilmediği anlaşıldığında davacının isteminin davalıya ödediği bedelin bugünkü değerinin tahsiline ilişkin olduğunun kabul edileceği- Denkleştirici adalet ilkesi gereğince; ödenen satış bedelinin dava tarihinde ulaştığı alım gücünün belirlenerek, bu miktarın rayiç bedelini aşmamak üzere yükleniciden tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Hüküm ile gerekçe bölümünde oluşturulan bu çelişkinin tek başına bozma sebebi olduğu- Temyiz sınırlaması yapılmadan hükmün tamamının çelişkiden dolayı bozulması mümkün müdür?
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • kayıt gösteriliyor