Karar düzeltme isteği üzerine yapılan incelemede, davalı Y. T.'ın davaya karşı cevap dilekçesi vermediği gibi oturumlara katılıp 10.05.1996 tarihli belgeye karşı imza inkarında bulunmadığı anlaşıldığından mahkeme kararının onanması gerekirken davalının belgedeki imzayı inkar ederek davanın reddini savunduğu, mahkemece de 10.05.1996 tarihinde adiyen yazılı olarak düzenlenmiş bu belge üzerinde imza incelemesi yaptırılarak ve tarafların delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bozulması maddi hataya dayalı olduğundan davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile hükmün onanması gerektiği-
Satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davaya konu dairenin bulunduğu binada henüz kat irtifakı kurulmadığı anlaşıldığından mahkemece, binanın varsa onaylı ruhsatıyla onaylı mimari projesi getirtilerek, mahallinde keşif yapılması, satışa konu daireye isabet edecek arsa payı hesaplatılması, davacı yönünden bulunacak arsa payının adına tesciline karar vermek gerektiği-
Dava konusu ilgili taşınmazların tapulama çalışmaları esnasında malikleri adına mera vasfı ile tespit gördüğü ancak tapulama tesbitine itiraz nedeniyle M. Kadastro Mahkemesinin 1982/138 Esas 2000/12 Karar sayılı ilamı ile tespit gibi malikler adına tesciline karar verildiği, tapu kayıtlarına taşınmazın niteliği mera olarak yazılmış ise de söz konusu taşınmazların 4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesinde ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesine belirtilen kamunun ortak kullanılmasına ayrılan mera alanlarından olmayıp özel mülkiyete tabi taşınmazlardan olduğu ve satış vaadi sözleşmesine de konu edilebileceğinden mahkemece, işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerinin 12. maddesi gereğince nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerektiği-
Mahkemece toplanan delillere, tanık beyanlarına ve özellikle satış vaadinde bulunan davalı C. K.'nın davacı K.S.'ye satmayı vaat ettiği pay da dahil olmak üzere dava konusu 387 ada, 50 parsel numaralı taşınmazın tamamının tapuda oğlu D. K.'ya muvazaalı olarak devrettiği anlaşıldığından mahkemece dava konusu parselin ifrazının mümkün olduğu takdirde satış vaadindeki miktar kadar yerin davacı adına tesciline, ifrazının mümkün olmaması halinde yine satışı vaat edilen miktarın dava konusu parselin yüzölçümüne oranlanması suretiyle pay tesciline karar verilmesi gerektiği-
Satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteği-
Davacı, satış vaadi sözleşmesi ile davalının murisinden intikal edecek hissenin satışını vaat ettiğini belirterek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunduğu, dava konusu taşınmazın muris adına kayıtlı olduğu ve davacı ve davalının murisin mirasçıları oldukları anlaşıldığından satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunduğu, mahkemece tarafların diğer iddia ve savunmalarının da araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, bu haliyle ifa imkanı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmayıp bozmayı gerektirdiği-
Davacı 17.09.1993 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu taşınmazlarda Z. M.'dan hak ve hisselerinin tamamını satın aldığı, Z. M. 2003 yılında vefat etmiş ve payı mirasçılarına intikal ettiği, davacı tüm mirasçılarını davalı göstermek suretiyle dava açtığından Z. M.'dan mirasçılarına intikal eden hisseleri tespit edilerek tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiği-
Harçlar Kanununun 13. maddesinde harçtan muaf olan kişi ve kurumlar sayıldığı, arsa sahibi Vakıflar Genel Müdürlüğü ile diğer davalı yüklenici P. Tic. Ltd. şirketi Harçlar Kanununda sayılanlar arasında bulunmadıkları, dolayısıyla harçtan muaf olmadıkları halde harçtan muaf tutulmaları doğru olmayıp bozmayı gerektirdiği-
Satış vaadinde bulunan Ş. ile davacı M.'in kardeş oldukları, davalının ise hem davacı hem de satış vaadidnde bulunanın yeğeni olduğu, tarafların yakın akraba oldukları, keşifte dinlenen davacı  tanıklarının beyanlarına göre davacı M.'in satış vaadi sözleşmesi ile satın almış olduğu paya karşılık olan yerin zilyetliğini de devralarak kullanmakta olduğu belirtildiği, dava konusu taşınmazdaki payın ve zilyetliğinin satış vaadi sözleşmesiyle davacıya devredildiği, satış vaadinde bulunan Ş. mirasçılarının satış vaadini boşa çıkarmak amacıyla dava konusu payı davalıya tapuda devrettikleri anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmayıp bozmayı gerektirdiği-