Satış vaadi sözleşmelerinde satıcı (borçlu) olan kişiler veya mirasçılarının tapuda mülkiyet haklarının bulunup bulunmadığı, adı geçenlere ait paylı mülkiyet bulunması halinde bu payların iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesi gerektiği, satış vaadi sözleşmelerinin yapılmasından sonra satışa konu paylarını satış vaadi alacaklısı dışındaki üçüncü kişilere devretmiş satıcılar yönünden tazminat tahsiline karar verilebileceği- Dava konusu taşınmaza ait tapu kayıtları tapulama tutanağı ile birlikte ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerinide gösterir şekilde getirierek, davacıların (veya miras bırakanlarınınn) tapuda, satış vaadi sözleşmelerinin düzenlenmesinden sonra edindikleri paylar var ise bu payların nereden geldiği, davalının savunması doğrultusunda onun miras payının tapuda murise devredilip devredilmediğinin incelenmesi, böyle bir devir işlemi var ise hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Satış vaadi sözleşmeleri biçimine uygun olarak düzenlemiş geçerli sözleşmeler olup, satışa konu taşınmaz tapuda muris adına kayıtlı olduğu takdirde tüm mirasçılarının satış vaadi yapması durumunda bu sözleşmenin ifa olanağının bulunduğu,satıcılar adına tapuda paylı mülkiyet halinde hisseler bulunmakta ise de, bu hisseler yönünden de sözleşmenin ifa olanağının bulunduğu- Tapu kaydında adlarına hisse kaydı bulunan satış vaadi sözleşmesi borçlularının paylarının iptal edilerek davacılar adına tesciline karar verilmesi gerektiği-
Adi yazılı şekilde düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi resmi şekle uygun olmadığı için geçersiz olsa da, bunun dışında tarafların ortak iradesi ile düzenlenmiş olan sonraki protokol başlıklı belge ile taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesinin tasfiye edilerek borç ilişkisinin yenilendiği ve tarafların alacak ve borçlarının ayrıntılı olarak açıklandığı, böylece protokoldeki hükümlerle tarafların bağlı olduğu anlaşıldığından, başlangıçtaki geçersiz sözleşmenin esas alınarak sonuca ulaşılmasının hatalı olduğu
Bir sözleşmenin ileride kurulmasına ilişkin yapılacak ön sözleşmelerin geçerliliği ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlı olduğundan, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin mülkiyeti nakil borcu doğurması sebebiyle 6098 sayılı TBK'nın 237, Tapu Kanunu’nun 26. ve Noterlik Kanunu’nun 60. maddeleri uyarınca, resmi biçimde yapılması geçerlilik şartı olup, taraflar arasındaki ön sözleşmenin de TBK'nın 29/2. maddesi uyarınca resmi şekilde yapılması gerektiği-
Satış vaadi sözleşmesinden doğan hak, kişisel bir hak olduğu için, vaat alan alıcının bu hakkını, sözleşmenin tarafı olmayan başka kişilere dava yoluyla ileri süremeyeceği, taşınmazın mal sahibi tarafından başka kişilere satılması halinde, yeni malike karşı herhangi bir hak iddia edemeyeceği, taşınmaz satış vaadinin bu akdin dışında bulunan kişileri bağlamayacağı, bu akitten doğan hakkın onlara karşı ileri sürülemeyeceği ve taşınmaz satış vaadinin tapu siciline de şerh edilmediği anlaşıldığından şahsi hak doğuran satış vaadi sözleşmesinin üçüncü kişi durumunda bulunan ve tapuda satım akdi ile ayni hak kazanmış olan davalıya karşı husumet yöneltilmesi mümkün olmadığı-
Satış vaadi sözleşmesinin geçerli olması için vaad borçlusunun satış vaadinin yapıldığı tarihte tapuda kayıtlı taşınmazın maliki olması gerekmediği- Geçerli biçimde kurulan satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın tapu kaydının, açılan kamulaştırmasız elatması davası sonucu idare lehine tescil edilmiş olması durumunda, bu sözleşmeden doğan taraflara ait yükümlülüklerin devam edeceğinin kabulü gerektiği ve bu taşınmazın tapu kaydının üçüncü kişiye devri nedeniyle doğan ifa imkansızlığı durumunda, taşınmazı devir ve temlik yükümünü yerine getiremeyen vaad borçlusu olan tarafın, ifa edemediği bu edim yerine karşı tarafa yani vaad alacaklısına tazminat ödeme yükümlülüğünün söz konusu olacağı- Mahkemece taraflar arasında yapılan şahsi hak doğuran nitelikteki satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğu ve davalı vaad borçlusu tarafların davacı adına tescili sağlanamayan dava konusu taşınmazın devir ve temlik yükümü yerine, vaad alacaklısı tarafa tazminat ödeme yükümlülüğü bulunduğu gözetilerek bu yönde yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin resmi şekilde düzenlenmesinin ve bir sözleşmenin ileride kurulmasına ilişkin yapılacak ön sözleşmelerin ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlı olmasının kanunla zorunlu tutulduğu göz önünde bulundurularak, cezai şartın düzenlendiği sözleşme adi yazılı olup, TBK mad. 29 'a aykırı şekilde, resmi şekle uygun olarak düzenlenmemiş olduğundan, geçersiz ön sözleşmede yazılı cezai şartın talep edilebilmesinin mümkün olmadığı-
Elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceği-
Vaat alacaklısının, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanunu'nun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebileceği-
Satış vaadine konu kısımların dava konusu imar parselinde kaldığı belirlenmek ve benimsenmek suretiyle bilirkişi ek raporu doğrultusunda DOP oranı da düşülmek suretiyle davacıların bu parseldeki taşınmazda paydaş kılınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu- Davacıların adına tesciline karar verilen pay oranı itibariyle dava tarihindeki bu payların değeri üzerinden harç ve davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken satış vaadine konu ve DOP kesilmemiş miktarlar üzerinden vekalet ücreti ve harç alınmasının ise isabetsiz olduğu- Davalılardan biri adına hatalı oranda hisse olarak pay ve payda eşitliğini bozacak şekilde tescil hükmü kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davacının, akdin ifasının imkansız olduğu tarih itibariyle davalılara ait hisselerin rayiç bedelini isteyebileceği-