Mal rejiminin tasfiyesi hakkında nihai karar verilmesiyle başlayan tasfiye süreci, alacak miktarının tahsil edilmesiyle tamamlandığı ve borçlu eşin malvarlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği ancak bu sürecin ilerleyen aşamalarında belli olacağı, bu yüzden üçüncü kişinin daha tasfiyenin başlangıcında (mahkeme kararıyla) borçtan sorumlu tutulmasının doğru olmayacağından, somut olayda mahkemenin hükmettiği katılma alacağının davalı ile birlikte ihbar olunandan da müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
TMK'nun 235/1 maddesi uyarınca mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan mallar tasfiye için hesaba katılacağı hususu nazara alınarak mal rejiminin sona ermesinden yaklaşık 10 yılı aşkın bir süre önce satılan taşınmazın tasfiye esnasında mevcut olduğu ya da başka malvarlığının edinilmesinde kullanıldığı davacı tarafça ileri sürülüp kanıtlanamadığından davanın reddi gerekeceği-
TMK'nun 235/1 maddesi uyarınca mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan mallar tasfiye için hesaba katılacağı husus nazara alınarak mal rejiminin sona ermesinden yaklaşık dört ve iki yılı aşkın bir süre önce satılan taşınmazların tasfiye esnasında mevcut olduğu ya da başka malvarlığının edinilmesinde kullanıldığı davacı tarafça ileri sürülüp kanıtlanamadığına ve ayrıca davacı tarafça 4271 sayılı TMK'nun 229. maddesindeki hususların somut olayda gerçekleştiği de ispatlanamadığına göre Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
TMK 235/1 maddesi uyarınca mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan mallar tasfiye için hesaba katılacağı hususu nazara alınarak mal rejiminin sona ermesinden yaklaşık beş yıl önce devredilen kooperatif üyeliğinin tasfiye esnasında mevcut olduğu ya da başka malvarlığının edinilmesinde kullanıldığı davacı-karşı davalı tarafça ileri sürülüp kanıtlanamadığına göre, bağımsız bölüm yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
4721 sayılı TMK'nun 235/1 maddesine göre tasfiyeye tabi tutulacak malların, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut bulunan mallar olması gerekeceği-
Mahkemece, dava konusu taşınmazın bozma sonrası yeni karar tarihine en yakın güncelleştirilmiş piyasa sürüm (rayiç) değerinin uzman bilirkişiye tespit ettirildikten sonra belirlenecek bedel üzerinden (taleple bağlılık kuralı ve tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak) katılma alacağının hesaplanması yönünde karar vermesi gerekeceği-
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan mallar tasfiye için hesaba katılacağı husus nazara alınarak mal rejiminin sona ermesinden yaklaşık iki yılı aşkın bir süre önce çekilen paranın tasfiye esnasında mevcut olduğu ya da başka malvarlığının edinilmesinde kullanıldığının iddia eden tarafça kanıtlanması gerektiği-
Katılma alacağı hesabında tasfiye tarihi; dava tarihi olmayıp, tasfiye veya katılma alacağına yönelik açılmış bulunan davanın ''karar tarihi'' olduğundan, faize karar tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekeceği-
Ölüm sebebi ile ödenen ferdi kaza sigortası ödemesinin ölüm tarihi öncesi (mal rejimi sona ermeden önce) ödenmesi imkanı olmadığına, evlilik içinde bir karşılığı da bulunmadığına göre TMK’nun 219 ve 228.maddelerinden hareketle edinilmiş mal sayılması ve hesaplama yapılmasının da mümkün olmayacağı-
Katılma alacağı hesabında tasfiye tarihi; boşanma veya mal rejiminin sona erdiği tarih olmayıp, tasfiye veya katılma alacağına yönelik açılmış bulunan davanın karar tarihi olduğundan (TMK'nun m. 232, 235/1.), mahkemece eldeki davanın karar tarihi olan 04.04.2013 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekeceği-