Mal rejiminin, boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ereceği- Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden, evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğu- Tasfiyeye konu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 2003'de satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiş olup, mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağı- Tasfiyeye konu taşınmazın, davalı adına 2001'de evlilik birliğinden önce edinilen ve 2003'de devredilen bağımsız bölümün satışından elde edilen bedelin kullanılarak satın alındığı, davacı tanıkları, tasfiyeye konu taşınmazın 36.000,00 TL ye alındığını beyan etmesine rağmen, mahkemece tasfiyeye konu taşınmazın bilirkişi tarafından tespit edilen edinme tarihindeki değeri esas alınarak denkleştirme yapılarak artık değere katılma alacağı hükmedilmesinin doğru olmadığı- Taşınmazın davacı tanıklarının beyanında belirttikleri bedel dikkate alınarak, bu değer üzerinden artık değere katılma alacağına hükmedilmesi gerektiği-
Tasfiyeye konu taşınmazın satışından elde edilen paranın davalı tarafından evin ve çocukların ihitiyaçlarına harcandığını savunmasına karşı davacının harcanmadığına yönelik yeminli beyanına göre, taşınmazın davacının katılma alacağını azaltma kastı ile devredildiği kabul edilerek katılma alacağına hükmedildiği, davalı adına satın alınan tasfiyeye konu bağımsız bölümün boşanma dava tarihinden yaklaşık iki yıl önce devredildildiği anlaşılmış olup mal rejimin sona erdiği tarihte tasfiye konu mevcut mal olmadığına göre, TMK 229 maddesine göre eklenecek değerlerin varlığını yani, mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devir olduğunu davacının ispatlaması gerektiği- Davacı tarafından taşınmazın devir parasının mevcut olduğunun iddia ve ispat edilmemiş, ayrıca davalının diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devir yaptığı ispatlanamamış olup ispat külfeti davacı da olmasına rağmen mahkemece yemin hakkı yanlış tarafa yöneltilmiş olduğu, bunun yerine, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan aracın, bu tarihteki durumlarına göre, tasfiye (karar) tarihindeki değerinin belirlenerek artık değere katılma alacağının belirlenmesi gerektiği- Dava dilekçesinde talep edilen ... TL nin hangi kalem için ne kadar olduğu açıklanmamış ve mahkemece davacının talepleri açık olmadığı halde açıklatma da yapılmamış olduğundan, her bir kalem için eşit alacak talebinde bulunulduğunun kabulü gerektiği- Katkı payı alacağının ... TL'sine dava tarihinden itibaren kalan ... TL'sine ıslah tarihinden geçerli olmak üzere faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, alacağının tamamına karar tarihinden itibaren faiz uygulanmasının hatalı olduğu-
8. HD. 19.04.2017 T. E: 2015/23997, K: 5725-
Sonradan 28.04.2011 tarihinde aracın davacı-karşı davalının babasına satış gösterilerek, sonradan da 16.05.2011 tarihinde bağış gösterilmek suretiyle davacı-karşı davalı adına tescil edilmesinin dava konusu aracın edinilmiş mallara katılma rejiminde satın alındığı ve edinilmiş mal olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği-
Banka cevabına göre, "evlilik birliği içinde ödendiği" anlaşılan sadece 14 taksit karşılığı olan miktar üzerinden hesaplamanın yapılması ve katılma alacağının hüküm altına alınması gerekeceği- Faiz talebi olmadığı halde talep aşılarak alacağa faiz işletilmesinin isabetsiz olduğu-
Murisin kooperatife üyelik tarihi ile kooperatife yapılan ödemelerin eşler arasında 743 sayılı TKM hükümleri gereği mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde yapıldığı, kooperatife başkaca ödeme yapılmadığı anlaşıldığından, davaya konu taşınmazın murisin kişisel malı olduğunun kabulü ile davanın katılma alacağı isteğine ilişkin olduğu katkı payı alacağı talep edilmediği gözetilerek bu talebin reddi gerektiği- Davacının katılma alacağı hesaplanırken, bu taşınmazlara ait borç olarak mirasçılar tarafından Toki'ye ödenen paraların hesaplamada dikkate alınması yerinde ise de söz konusu borçların ödendiği tarihindeki değerlerinin taşınmazların güncel değerinden düşüm yapılması ile artık değerin bulunmasının hatalı olduğu; mahkemece, murisin ve mirasçıların ödediği borç miktarları yönünden oranlama ve aktüerya hesabı yapılarak; Toki'ye ödenen borçlarının, mirasçılar tarafından taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye satıldığı tarihinteki güncel karşılığı bulunarak taraflar üzerinde anlaştıkları için aynı tarihteki dava dışı üçüncü şahsa satım bedelinden, diğer parseller yönünden ise Toki'ye ödenen borçların tasfiye tarihi (karara en yakın tarihteki) itibariyle hesaplanacak değerinin, bu taşınmazların (bozma nedeniyle güncelliğini yitireceğinden) tespit edilecek tasfiye tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerlerinden düşümü yapılarak artık değerin bulunması ve sonucuna göre davacının bu taşınmazlar yönünden katılma alacağının hesaplanması gerektiği- Eşlere ait kişisel ve edinilmiş malların, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına göre değerlendirileceği-
Davacı tarafın katılma alacağı talebine konu paraların, aksi iddia edilmediğinden, edinilmiş mal niteliğinde olduğu ve tasfiyeye konu edilebilmesi için eşler arasında mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi itibariyle mevcut olması gerekeceği- Mahkemece, bu mobilya şirketinden alınan eşyaların dava konusu edilen eşyalar olup olmadığı belirlenip, bunlar yönünden ödemenin birleşen davalı kadın adına çekilen kredi ile yapıldığı ve banka yazı cevabına göre kredinin mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraya sarkan taksitlerinin bulunduğu da gözetilerek sonucuna göre talep hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesinde belirtilen taşınmazın davalıya bağışlanmış olduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle taşınmazın davalının kişisel malı sayılacağı ve kişisel mal üzerinde katılma alacağı talebinde bulunma imkanı bulunmadığı-
Artık değere katılma alacağı isteğine ilişkin davada, "duraksamaya yer vermeyecek şekilde bağış iradesini ortaya koyacak beyan ve davranış" olmadığından beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak taşınmazın davalı eş adına tescil edildiği sonucu çıkacağı ve mal rejimi tasfiyesinin bu hususa göre yapılması gerektiği- Bir eşin diğer eşe ait bir malvarlığına yaptığı her katkının ya da kazandırmanın bağışlama olmayacağı- Duraksamaya yer vermeyecek şekilde bağış iradesinin ortaya koyacak bir beyan ve davranışın bulunmaması halinde, salt davacı tarafından bedeli ödenerek taşınmazın davalı adına tescil edilmesi işleminin tek başına bağış olarak kabul edilemeyeceği-