TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > Madde 49 - I. Genel olarak
Termik santrallerden kaynaklanan bir zarar olup olmadığı hususunda alınan raporlar arasında açık çelişki bulunduğundan, öncelikle termik santrallerden kaynaklanan bir zarar olup olmadığı hususu tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği- Ziraat Fakülteleri'nin toprak, bitki ve tarım ekonomisi bölümlerinden seçilen uzman üç akademisyen ile çevre mühendisi ve dava konusu yerlerle ilgili bilgi ve deneyimi bulunan ziraat mühendisi ile fen bilirkişisinden oluşacak altı kişilik bir bilirkişi kurulu aracılığı ile taşınmazlar üzerinde "hasattan önce" keşif yapılması gerektiği- Keşif sırasında, taşınmazlardan yeteri kadar toprak ve bitki örnekleri toplanması, karşılaştırma yapılabilmesi için santrallerin etki alanı dışındaki taşınmazlardan şahit toprak ve bitki numuneleri ile santrallere komşu taşınmazlardan toprak ve bitki numuneleri alınması ve analiz yaptırılması gerektiği- Bilirkişi heyeti tarafından, bitkilerin başak, yaprak ve köklerinin yerinde incelenmesi, boyları, gövde kalınlıklarının gözlemlenmesi, kökleri çekilerek kök yapılarında çürüklük olup olmadığına bakılması, bitki yaprak ayalarının genişliği ve parlaklığının kontrol edilmesi, bitki yüzeylerinde normalin dışında bir toz birikimi ve plaklaşmış baca gazı artığı olup olmadığının denetlenmesi ve edinilen gözlem sonuçlarının raporda açıklanması, ürünlerin yakından ve anlaşılır şekilde, yeteri kadar fotoğrafları çekilerek dosyaya alınması gerektiği- Toprak ve bitki analiz sonuçları ile yapılan gözlem sonucu tespit edilen hususlar, taşınmazların santrallere uzaklıkları ve konumları, hakim rüzgar yönüne ilişkin meteoroloji verileri, santrallerin çalışma kapasiteleri ve zamanları değerlendirilerek, toplam metal değerleri ile alınabilir metal değerleri tespit edilip, gerek yasal sınır değerler gerekse literatürde kabul edilen değerler ile kıyaslanarak, toprağın doğal yapısının bu sonuçlara etkileri açıklanarak, davaya konu taşınmazlarda santrallerden kaynaklı bir zarar doğup doğmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiği- İncelemeler sonucunda santral kaynaklı bir zarar doğduğu sonucuna varılması halinde; zarar hesaplaması yapılırken, brüt gelirden üretim giderleri çıkartılarak net gelirin belirlenmesi ve hangi yıla ilişkin ürün zararı isteniyorsa o yıla ilişkin verilerin esas alınması gerektiği-
Haksız icra takibi nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada, kooperatif tarafından yapılan icra takiplerinin bir hakka dayanıp dayanmadığı hususunun tespit edilemediği, bu nedenle takiplerin haksız olduğu kabul edilerek davacı yararına maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Mahkemenin ikinci kararı, davacı tarafından temyiz edilmediğinden, hükmedilen miktarın davalı yararına usuli kazanılmış hak teşkil edeceği-
Eczacı kalfası olan davalının davacıya iğne yaptığını, bu iğneden sonra bacağının uyuştuğunu ve ayağa kalkamadığını, daha sonradan kalfanın hatalı enjeksiyon yaptığının ortaya çıktığını, bu hata yüzünden davacının uzun süre tedavi gördüğünü ve buna rağmen bacağında kalıcı sakatlık meydana geldiğini belirterek; fazlaya dair hakları saklı kalarak şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 25.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 21/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve mütselsilen tahsilini talep ettiği davada davacının maluliyet oranının tespiti için ihtisas Kurulundan rapor alınarak belirlenen maluliyet oranı gözetilerek davacı yararına maddi tazminatın yeniden değerlendirilmesi gerektiği-
Bedensel zarar nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkin davada, KTK 3.maddesinde "işleten" kavramına ilişkin karine öngörüldüğü, bu karinenin aksinin 3. kişiler tarafından ispatlabileceği, kaza tarihinden önce aracın KTK 20/d maddesinde öngörülen biçimde devrini gerçekleştirmeyen, kaza tarihinde kayden malik görülen araç sahibi mirasçılarının "işleten" sıfatını haiz olduğu, araç sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu kabul edileceği-
Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötü niyetinin ve ağır kusurunun varlığı ile buna bağlı olarak zararının oluşması gerektiği- Kefil sıfatıyla borçlu bulunan davacı hakkında davalı-bankanın yaptığı icra takibinde kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğu kabul edilemeyeceği-
İdarenin (belediye başkanlığının) hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı, idareye karşı, idari yargı yerinde "tam yargı davası"nın açılması gerektiği- Görev sorununun açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden dikkate alınacağı- Mahkemece, davalı belediye hakkında görev yönünden dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi gerektiği-