Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında teslim edilecek olan daire bedellerinin tahsili, mümkün değil ise arsa sahibine ait yıkılan evin bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalı yüklenicinin taraflar arasında geçerli bir sözleşme olmaksızın davacıya ait evi yıkması haksız eylem niteliğindedir. Davalı, geçerli bir sözleşme bulunmaksızın davacıya ait evi yıkmakta kusurlu ise de davacı arsa sahibinin de sahibi olduğu taşınmazın inşaat yapmaya elverişli olmadığını bilmesi gerektiği, göz önüne alındığından tarafların söz konusu evin yıkımında %50’şer oranından müterafik kusura sahip olduklarının kabulü gerekmektedir.
Sözleşmenin haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı olarak açılmış maddi, manevi tazminat davasında, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi hükmü uyarınca, manevi tazminata hükmedilebilmesi için; şahsiyet hakkının hukuka aykırı bir şekilde zarara uğraması gerektiği, somut uyuşmazlıkta tıbbi cihaz alım sözleşmesinden feshinin bu şartları sağlamadığı-
Araçta oluşan hasarın niteliğine göre makul tamir süresinin belirlenmesi, ihtiyaçları için aracı kullanamamaktan doğan ve bu süre içinde davacının (ikame araç) ödemesi gereken bedelin ne olacağı konularında alınan bilirkişi raporuna göre davacının araç mahrumiyet bedeli talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gerektiği-  Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi ya da üniversitelerin adli tıp bölüm başkanlıklarının, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiği- Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında ve yasal mevzuata uygun şekilde kazadan sonra oluştuğu belirtilen "Travma Sonrası Stres Bozukluğu" nedeniyle davacıda kalıcı maluliyet bulunup bulunmadığı, kaza ile illiyet bağının olup olmadığı, maluliyet oranına etki edip etmediği, belirtilen travma sonrası stres bozukluğunun süreklilik arz edip etmediği ve sürekli değilse ne kadar süre devam edeceği konusunda Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden içerisinde ruh sağlığı uzmanı da bulunan bir heyetten açıklayıcı, denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre (davalı lehine oluşan kazanılmış haklar da gözetilerek) karar verilmesi gerektiği-
Dava açılmasının, saklı tutulan haklar yönünden temerrüt oluşturmadığından; ıslah dilekçesi ile talep edilen miktar yönünden temerrütün, ıslah harcının yatırıldığı tarihte gerçekleşmiş olacağı- Davanın niteliği itibariyle davacının kişisel haklarına ilişkin bir saldırı söz konusu olmadığından manevi tazminatın yasal şartlarının oluşmadığı-
Davacının dolandırıldığı asliye ve ceza mahkemelerinde açılan davada, ceza mahkemesinin kesinleşmiş mahkumiyet kararı ve bu yargılama neticesinde varlığı tespit edilen maddi vakıaların hukuk hakimini bağlayıcı olduğundan mahkemece, ceza dosyası neticesi beklenerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Sigortalı S.’inn 29.08.2010 tarihinde dava harici Ü. Ş. sevk ve idaresindeki ... plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen trafik kazasında vefat ettiği, hak sahiplerinin iş bu kaza nedeniyle işveren şirketi davalı olarak göstermek suretiyle İş Mahkemesinde olayın iş kazası olduğu ve işverenin sorumluluğunun bulunduğu iddiasıyla tazminat istemli olarak açılan davada- Söz konusu eylemin bir haksız fiil olduğu, bu yönüyle kaza tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunun 41. ve devamı maddeleri çerçevesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ise 49. ve devamı maddeleri) genel hükümlere tabi bir tazminat davası olarak görülerek, çözüme kavuşturulması, bu kapsamda da aynı kanunun 55. maddesi ( 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ise 66.maddesi) kapsamında davalının adam çalıştıran ve/veya işleten olarak sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ile ilgili incemle yaparak karar verme görevinin genel mahkemelere ait olduğunun dosyadan açıkça anlaşılabilir olmasına göre, İş Mahkemesince genel mahkemeler lehine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme yapıldığı-
Davaya konu trafik kazası nedeniyle uzlaşma teklifi üzerine uzlaşmanın sağlandığı, davacı tarafından fazlaya ilişkin haklar ya da sigorta şirketine başvuru hakkı saklı tutulmadan ödemenin kabul edildiği anlaşılmakla, uzlaşma tutanağının ilam mahiyetinde olduğu da değerlendirildiğinde, tazminat davası açılamayacağının kabulü gerektiği- "Karayolları Trafik Kanunu'nun 111/2 md. gereğince başvuru hakkı bulunduğu" görüşünün kabul görmediği-
İlk derece mahkemesince; ceza dosyası getirtildikten sonra, davacının yaralanmasına ilişkin ilgili adli tıp raporunun dosya arasına alınması ve diğer deliller ile birlikte değerlendirilmesi suretiyle, vücut bütünlüğünün ihlali kapsamında davacının malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan maddi zararın türleri tespit edilip, yaralanma nedeniyle tedavi giderinin yapılması ve iş göremez halde bulunulmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, bu nedenle yapılmış olan tüm giderlerin belgelenmesinin beklenemeyeceği de gözetilerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiği, hakimin manevi tazminatı belirlerken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmesi gerektiği, davacının birden çok kişinin saldırısına uğradığı olayın oluş şekli, olay tarihi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının arttırılmasının gerektiği-
Mala verilen zararlar nedeniyle manevi tazminat istenilemeyeceği, kişilik haklarının zarara uğratılması durumunda manevi tazminat istenilebileceği-