Davacının dolandırıldığı asliye ve ceza mahkemelerinde açılan davada, ceza mahkemesinin kesinleşmiş mahkumiyet kararı ve bu yargılama neticesinde varlığı tespit edilen maddi vakıaların hukuk hakimini bağlayıcı olduğundan mahkemece, ceza dosyası neticesi beklenerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Davaya konu trafik kazası nedeniyle uzlaşma teklifi üzerine uzlaşmanın sağlandığı, davacı tarafından fazlaya ilişkin haklar ya da sigorta şirketine başvuru hakkı saklı tutulmadan ödemenin kabul edildiği anlaşılmakla, uzlaşma tutanağının ilam mahiyetinde olduğu da değerlendirildiğinde, tazminat davası açılamayacağının kabulü gerektiği- "Karayolları Trafik Kanunu'nun 111/2 md. gereğince başvuru hakkı bulunduğu" görüşünün kabul görmediği-
İlk derece mahkemesince; ceza dosyası getirtildikten sonra, davacının yaralanmasına ilişkin ilgili adli tıp raporunun dosya arasına alınması ve diğer deliller ile birlikte değerlendirilmesi suretiyle, vücut bütünlüğünün ihlali kapsamında davacının malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan maddi zararın türleri tespit edilip, yaralanma nedeniyle tedavi giderinin yapılması ve iş göremez halde bulunulmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, bu nedenle yapılmış olan tüm giderlerin belgelenmesinin beklenemeyeceği de gözetilerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiği, hakimin manevi tazminatı belirlerken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmesi gerektiği, davacının birden çok kişinin saldırısına uğradığı olayın oluş şekli, olay tarihi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının arttırılmasının gerektiği-
Sigortalı S.’inn 29.08.2010 tarihinde dava harici Ü. Ş. sevk ve idaresindeki ... plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen trafik kazasında vefat ettiği, hak sahiplerinin iş bu kaza nedeniyle işveren şirketi davalı olarak göstermek suretiyle İş Mahkemesinde olayın iş kazası olduğu ve işverenin sorumluluğunun bulunduğu iddiasıyla tazminat istemli olarak açılan davada- Söz konusu eylemin bir haksız fiil olduğu, bu yönüyle kaza tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunun 41. ve devamı maddeleri çerçevesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ise 49. ve devamı maddeleri) genel hükümlere tabi bir tazminat davası olarak görülerek, çözüme kavuşturulması, bu kapsamda da aynı kanunun 55. maddesi ( 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ise 66.maddesi) kapsamında davalının adam çalıştıran ve/veya işleten olarak sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ile ilgili incemle yaparak karar verme görevinin genel mahkemelere ait olduğunun dosyadan açıkça anlaşılabilir olmasına göre, İş Mahkemesince genel mahkemeler lehine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme yapıldığı-
Mala verilen zararlar nedeniyle manevi tazminat istenilemeyeceği, kişilik haklarının zarara uğratılması durumunda manevi tazminat istenilebileceği-
Haksız icra takibi sebebiyle uğranılan maddi ve manevi tazminat istemi-Mahkemece, bilirkişi raporu alınmasını müteakip gayrimenkullerin değerinin altında bir tutarla satın alınması sebebiyle uğranılan zarar yönünden eksik harcın yatırılması için süre verilmesi gerektiği- Kesinleşen mahkeme kararlarına göre davalı Banka, davalının kefaletine binaen verdiği senedi kefalet limitinin üstünde doldurup takibe koymuş ve davalının taşınmazlarını fazla miktar üzerinden doldurulan senetteki alacağa mahsuben satın aldığından, davalının bu eylemi sebebiyle davacıya bir kusur atfedilemeyeceği- Fabrikanın haczedilip cebri icra yoluyla alacağa mahsuben satın alınmasının davacının itibarını zedeleyeceği değerlendirilip hakkaniyete uygun bir miktar manevi tazminat takdiri gerektiği-
Borçlu ile yaptığı bir tasarruf olmadığından hakkında açılan tasarrufun iptali davası reddedilen kişinin araçlarına ve gayrimenkullerine uzun süreli olarak haciz konulduğu anlaşıldığından, haksız hacze maruz kalan bu kişi lehine 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- "Alacağının gerçek bir alacak olduğunu" ispat edemeyen davacı aleyhine, uyguladığı haksız haciz nedeniyle mahkemece manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Paraların bulunduğu çantaların kaybedilmesi suretiyle davacı bankanın zarara uğratıldığı olayda, davalıların iş sözleşmesine göre işin ifası sırasında kendilerinden beklenen özeni göstermedikleri gibi kusurlu davranışları ile işvereni zarara uğrattıkları, bu itibarla mahkemece, davalıların kusur derecelerinin %80, davacı bankanın kusur derecesinin %20 olarak tayin edilerek davacının alacağının hüküm altına alınmasının gerektiği-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve devamı maddelerinde düzenlen haksız fiil hükümleri uyarınca, kusurlu ya da hukuka aykırı bir fiil ile bir başkasına zarar veren kimse, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören kişi, zararın varlığını ve kendisine zarar veren kimsenin kusurunu ispat ile mükelleftir. Zira hâkim verilecek tazminatın kapsamını ve ödenme şeklini belirlerken somut olayın özelliğini ve kusurun ağırlığını göz önüne alır. Eldeki davada, haksız fiilden kaynaklanan tazminat isteminde bulunulmuş olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçelerle davasını ispatlayamadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dava dilekçesinin incelenmesinden; davacının, davalıların haksız fiiline dayandığı anlaşılmakla, davacının haksız fiil nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığı ve zararın kapsamı yargılamayı gerektirir niteliktedir. Bu itibarla, davanın esasına girilerek uyuşmazlığın çözümü gerekirken davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğru olmayıp, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemi- Davacının yeniden muayenesi de yapılarak kaza nedeniyle maluliyeti oluşup oluşmadığı ve varsa maluliyet oranının, 20/02/2019 tarihli Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri ile ekindeki cetvellere göre belirlenmesi için, en yakın üniversite hastanesinin adli tıp anabilim dalı başkanlığından rapor alınıp oluşacak sonuca göre (maluliyet oranı bakımından davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar dikkate alınarak) karar verilmesi gerektiği-